Urfa'nın tam göbeğinde kenti ikiye bölen Karakoyun deresi vardı bir zamanlar.Adından da anlaşılacağı gibi Karakoyunlu Devleti zamanında yapılmış,üstünde gerdanlık gibi üç tane tarihi köprü bulunan bir dere.Dere deyip geçmeyin.Yaklaşık 50 metre derinliğinde,100 metre genişliğinde ve 3-5 kilometre uzunluğunda bir yerden söz ediyorum.Yaz-Kış şırıl şırıl akar,Urfa'lılar boş zamanlarını burada geçirirdi.Derken Erdoğan'ın kankası Belediye Başkanı Halil Çelik döneminde pis kokuyor gerekçesiyle islah etme yerine,betonla kapatılıp,üzerine iş hanları ve dükkanlar yapıldı.O dönem onca itiraza rağmen yapıldı.Çevre düzenlemesi olarak da asırlık palmiyeler böcekleniyor diyerek,plastik ağaçlar dikildi.Biz o zamanlar islah edilip,aynen Eskişehir'deki gibi kültürel ve turistik bir merkez olmasını önerdik;ama kim dinler..Bundan 2-3 sene önce iş merkezlerinin dere islah edilmeden yapıldığı anlaşıldı ve Ankara'dan 160 milyon para geldi.Ancak islah yapılmadığı gibi,iddialara göre para da kayıp..
Bununla da kalmadılar.Şehrin tam girişinde Abide denen bir kavşak vardı.Adını Urfa'nın kurtuluşunu simgeleyen abideden alırdı.Aynı yine kurtuluşu simgelen şimdilerde Rabia Meydanı olarak ismi değiştirilen Topçu Meydanı gibi.Abide Meydanı'nın yanından Cavsak Deresi geçerdi ve etrafı çay bahçeleri ile çevriliydi.Sıcak Urfa ikliminde şehrin nefes alacağı bir alandı.Ne oldu dersiniz Abide alanına? Çoklu üst geçit yapıldı alanın ve derenin üstüne.Bir süre öncede Erdoğan "yüzyılın projesi" diye şahşahalı bir törenle açtı üst geçidi.Bugün can pazarı yaşanan yer,işte o "yüzyılın projesi"nin olduğu yerdir.
Bu kadar mı? Tabi ki değil.Urfa'nın Diyarbakır çıkışında Karaköprü denen bir bölge vardı.Hani şu "Karaköprü narlıktır" türküsündeki yer.20-30 haneli,bir kaç piknik malzemesi satılan,nar bahçeleri ile kaplı köy..Delikanlılığımızda kaçamak yapıp,nar ağaçlarının altında,kürsülerde çilingir sofrası kurduğumuz köy..Şimdilerde,yani AKP döneminde 500.000 nüfusa erişmiş ucube yerleşim yeri..
İşte bugünkü felaketin odağındaki üç bölge..