İman Davasına Ömrünü Vakf Eden Mustafa Kılıç Hoca da Hakka Yürüdü
İbrahim Halil ÇELİK
Bu sene , öte aleme göçen göçene. Aliminden , Hafızına; gencinden , ihtiyarına; bu ölümsüzlük kervana katılanların sayısı gün geçtikçe artıyor Urfa’da. Hayatta olanlara hayırlı uzun ömürler dilerim. .
“ Alimin ölümü alemin ölümü gibidir.”
Dünyamızda İlim kandillerimiz birer birer sönüyor. Önce Şevki Hafız,Aziz Kutluay Hoca , Yaşar Şekerci Hafız , Molla Sabri Yazar Hoca, Melahat Armağan Hocahanım ve bugünde Mustafa Kılıç Hoca da ayrıldı aranızdan. Bu gidiş O’na bayram , bize ise hüzün oldu. Ölüm bir hiçlik değil , öte aleme bir pasaportur. Sevenlere bir vuslat biletidir. Lakin dostlardan ayrı kalmak zor.
İman davasına ömrünü Vakf eden çilekeş Melahat Armağan Hanımdan sonra , bugünde kadim dostum , Vakıf insan Mustafa Kılıç Hoca Ağabeyimde katıldı bu göç kervanına.
Gençliğimden, öğretmenliğime; idareciliğimden , siyasetçiliğime ve şimdiye kadar da bu kavi dostluğumuza hiç bir halel gelmedi. Muhammed Tahtasız Ağenin avlulu evlerini Medreseye- i Nuriye çevirdi ; Haliliye Kültür ve İlim Eğitim Vakfını Kurdu. Son nefesini verene kadar da söz verdiği gibi yaşadı ve ruhunu bu uğurda teslim etti. Selam olsun önden giden bu mana erlerine.
Kuran’ın elmas hakikatlarını her dem , her yerde , usanmadan ve yılmadan dile getirirdi. Ders halkasında olduğu gibi , taziye evlerinde de cebinden çıkardığı Risaleyi Nurlarla tenvir ederdi insanları. Yumuşak sesiyle insanın ta ciğerine işlerdi Risaleyi Nurdan okuduğu dersleri. Mustafa Kılıç Hoca Ağabey demek canlı risale demekti. Onun olduğu Mecliste mutlaka ders yapılırdı. Ders yapmadan yetinden kalkmazdı. Onu görenler hasretle dinlemek isterlerdi okumalarını.
Mustafa Kılıç , “ Hoca Ağabey “ olarak anılırdı Nur Cemaat-ı nın tilmizleri arasında. Mustafa Hoca çok kibar,nazik ve ince sesiyle insanı okşayan bir nefese sahib idi. Nefesi ruhlara inşirah verirdi.
Damat Süleyman Paşa Camiinin imam hatibi olarak göreve başladığı günden bugüne kadar; ömrünü Kur’an ile onun imani tefsiri Risaleyi Nura adamış bir Vakıf insan idi. Yanında kader ve dava kardeşi , benim de Kur’an öğrenirken hoca arkadaşım ; Musa Koyuncu hocayla ayrılmaz ikili olmuşlardı.
Rahmetli Ablasının vefatında telefon ile taziyelerimi sunmuştum muhterem Hoca Ağabeyime. O , her zamanki nazikliğiyle insanın içine ferahlık veren sesiyle benimle konuşmuştu. Ben kederlerine ortak olurken o , bana teselli vermeye çalışıyordu. Çok hatıralarımız var o mübarek insan ile çok.
Ölümsüzlük diyarına önceden göç eden eskimez dostları : Abdülkadir Badıllı, Ekrem Kara,Eyyüb Karakeçili, Mahmut Hasırcı, Mehmet Yeşilnacar, Ahmet Rüzgar ve Tahiri Küçük’le bu Bayram gününde ruhları berzah aleminde buluşmuşlardır. Kişi sevdikleriyle beraberdir hem bu dünyada da , hemde ahirettede. Ruhların Kur’an halkası da muhteşem olur değil mi?
Ömrünü tüm Urfa’yı Nur Tilmizi yapmaya adayan ; Vakıf İnsan Mustafa Kılıç Hoca Ağabey de ardında yüzlerce talebe bırakarak göçtü bu dünyadan. Yetiştirdiği bu pırıl pırıl gençler , onun İlim meşalesini taşıyacaklardır ardından. Nurun Sönmez Şu’aları da onların önlerini aydınlatacaktır.
Allah rahmet eylesin.
Mekanı cennet olsun.
Üsdat Bediuzzaman Said Nursi Hazretlerinin Urfa’da her vefat yıl dönümlerinde okutulan Mevlidler de bir “ Nur Bayramı “ olurdu onun ifadesiyle. Mevlide uzaktan ve yakından gelen dostların coşkularıyla coşardı Mustafa Hoca Ağabey. Haliliye Vakfı da sabaha kadar zikir ve okunan derslerle çınlardı. Artık bunlarda anı olarak kaldı.
Bugün uzaktan kederle yazdım bu satırları. Kabri Nur olsun. Urfa’nın nazik, beyefendi Hoca Ağabeyi Mustafa Kılıç hocam; tam bir Kürd Beyi idi. Mükrim ve Müşfik bir dost idi.
Başta kederli ailesine, seven doslarına ve tüm Nur Talebelerine, Allahtan Sabr-ı Cemiller dilerim.
Sönen bu kandillerin yerine birer İlim Kandili yakmak dileklerimle.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.