Eskiden bu ülke çok gelişmişti.
25 yasindan küçükler bilmez.
Hatta bazıları hatırlamaz. Demokratik bir ülke idi. Aylarca hükümet kurulamıyordu.
Demirel gider, Ecevit gelirdi. Ecevit gider, Demirel gelirdi. Altı ayda bir hükümet değişirdi.
İki yılda bir seçim olurdu.
On yılda bir askeri darbe olurdu.
Ne güzel günlerdi.
Hukuk bağımsızdı adalet vardı.
Yüksek yargı üyeleri emekli olunca CHP'ye üye olurdu.
İş bankasında mütevelli heyeti üyesi olurlardı.
Ne güzel günlerdi..
Üniversiteler bağımsızdı, özgürdü.
Rektörler CHP üyesi idiler.
Üniversitelere baş örtülü kızlar alınmıyordu.
Okuldan atılıyordu.
Ne güzel günlerdi.
Ekonomi çok güzeldi.
Çok zengindik.
Halkta para çoktu, onun için yağ bulunmuyordu.
Kuyrukta yağ alırdık.
Pirinç ve çayı bile kuyrukta alırdık.
Bir gecede %4000 faiz alırdık.
Kur bir anda devalüe edilirdi.
Ne güzel günlerdi.
Yollarda araba ile gittiğini bilirdin.
Herşey doğaldı.
Yollar topraktı.
Çukurlar vardı arabanın içinde zıplardın mide, bağırsak, böbrek çalışırdı.
Dağların etrafından, üstünden dolaşmak, viraj almak büyük bir emek şoförlük isterdi.
Bol Oksijen alırdık.
Ne güzel günlerdi.
Hastaneye o kadar çok hasta gitmezdi, gittimi eve gelmezdi.
Misafir ederlerdi.
İlaç o kadar değerli idi ki, kuyrukta ilaç alırdık.
Hasta Ölünce cenazeyi bırakıp eve gelirdik.
Ne güzel günlerdi.
Çok güzel heykeller dikilirdi. Okullarda andımız okunurdu. inkılap tarihi ve Atatürk ilkeleri okunurdu.
Gerisi önemli değildi.
Okullar dediysem, kerpiçtendi.
Toprak kokardı, heykeller tunçtandı.
Öğretmenler hafta sonu limon satardı.
Ne güzel günlerdi.
Trenler çok yavaş ve tıkır tıkır giderdi.
Konya'dan İstanbul'a üç günde giderdik.
Seyrede seyrede giderdik.
Tabiatı tanırdık.
Otobüslerde ayaklar şişerdi. Yol bitmezdi.
Vücudumuzu test ederdik. Uykunun kralını uyurduk.
Trafik polisine Rüşvet vermeden, 50 km yol gidemezdik..
Ne güzel günlerdi.
Bu Tayyib Erdoğan tüm bunları değiştirdi tadımızı bozdu...