Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
Gurbette sılayı yaşayan, yaşadığı yeri sılaya çeviren , sözü özü bir olan, temiz bir siret ve surete sahip, asaleti tüm hareketlerinde beliren , o ; Urfa’yı hem zatı , hem de sanatıyla dışarıda hakkıyla temsil eden güzel bir insandı.
Halil Çuhadaroğlu daha güzel eserlere imza atacak kadar gayretli ve sanata aşkını yüreğinde taşıyordu. Onu sanat aşkı onu daha da pişirmiş ve olgunlaştırmıştı.
Onun vefat haberini oğlum Mikdad Lamih’in bana yazdığı acı mesajından öğrendim. Çok üzüldüm ve de çok şaşırdım. Hiç zamanı değil gibi idi. Daha gençti. Teyid edildi mi? diye yazdım oğluma. Bana vefat haberi yazılarını iletti. Evet! O onulmaz meret hastalıktan ecel onu yakalamıştı. Ölüm inkar edilmez bir gerçektir. Ne yazık ki, bu haber doğru imiş? Ah ölüm ah ! Yine ellerimiz iki yanımıza düştü. Boyun eğdik senin hakikatına. Sonbahar koca Çınar ağaçlarının dallarında yaprak bırakmadığı gibi , ecel de dostlarımızı kara toprağa düşüre düşüre bitirdi. Çigerimiz onlara yanmaktan kebap oldu bu sene. Daha birinin acısı yüreklerimizde dinmeden; yeni yeni acılarla yanıp tutuşuyor ciğerlerimiz yeniden .
Halil Çuhadaroğlu: Pandemi sürecinde o; çok güzel bir programla yıllarca bulundukları görevlerde iz bırakanların izlerini sürerek onları birer birer mikrofonla buluşturuyordu. O daha önceden de Urfa’da hem gazetecilik hem de televizyonda proğramlar yapmıştı. Benimle Belediye Başkanı iken yaptığı bir programda; çekim esnasında benim gayri ihtiyari ağlarken ki sahnelerimi her dem bana karşı kullanmaya çalıştı durdu şaka ile karışık. Bu işleri daha da ironiyle süslemeye çalıştı o yıllarca. Bu hadiseye çok gülerdik ikimiz de. “ Reislerde ağlar mı?” diye. Annem ile ilgili sorunca Halil birden tutamadım kendimi birden ağladım. O, elindeki kozu iyi değerlendirmek isteyen dakik ve iş bitirir bir insan idi .
Konya Büyük Şehir Belediye Başkanı değerli dostum Halil Ürün ile yapacağı çekim için beni aracı yapmıştı. İşte o çekimi yapmak için Ankara’ya gelmişti. Çekimi yaptıktan sonra ; Halil Ürün beyin, Beştepe, Ala Restoranında verdiği yemekte birlikte olduk. Geçmişi yad ettik üç Halil bir birlikte . O gün Çuhadaroğlu çok mutlu ve sevinçli idi. Biz de büyük bir keyif almıştık bu sohbetten . Halil , benden de bir röportaj için söz almıştı. Bunu da kısa zaman sonra gerçekleştirmiş idik uzaktan . Ben uzun zaman beyaz ekrandan uzak durma perhizimi Halil için bozmuştum.
Halil Çuhadaroğlu’nu ben ta Halk Eğitimi Başkanlığımdan tanırdım. O zaman da Halil Çuhadaroğlu sessiz sadasız , tedbirli, işinin ehli, nazik ve kibar bir Urfa delikanlısı idi. Onun güleç yüzü ve tatlı dili insana güven verirdi. Çuhadaroğlu Halil’in sesi de güzel , sözü de çok özel idi. Ahlak - ı Hamidiye sahibi bir Urfa beyefendisi idi Halil Çuhadaroğlu.
O , Urfa DSİ deki görevinde hem fotoğraf sanatı , hemde klasik Türk musikinde kendini daha da geliştirdi. Onun kadife gibi bir sesi var idi. Halil Binbaşıoğlu ile de uyum içinde çalışırdı hele o vereceği konserlerde.
Halil Binbaşıoğlu Urfa’nın “ Musiki Bankası “ gibi idi rahmetli . O, Urfa müziki kültürünün canlı bir arşivi idi. Halil Binbaşıoğlu da gurbette sılayı yaşayanlardandı. Gittiği yere Urfa’yı götüren eder insanlardandı. Hatay, Iskenderun Dörtyol’u mesken tutmuştu o. Orada hayata veda etti. Halil Çuhadaroğlu’un da Bursa’ya gönüllü hicretine ben vesile olmuştum.15.DSI Urfa Müdürü dostum Ünal Çalışan’dan muvafakat alarak Bursa DSİ’ye naklini nen yapmıştım. Halil bu tayına çok sevinmişti.
Biz Halillerin kaderi sanki hicrette yaşamakmış ! Ben de bu Hicretten 28 Şubat sürecinde nasibimi almıştım. Darbecilerin şerrinden kurtulmak için soluğu Viyana’da almıştım. Zira Ceddimiz İbrahim Nebi de Nemrutun ateşinden kurtulmuş ama Urfa’dan Kenan’a hicretleri bizlere bu yolu açmıştı. Ne günlerdi o hicret günleri , ne günlerdi ?
Halil Çuhadaroğlu, Urfa’nın Kurtuluş Günleri Gecelerinde salonlarda verdiği o muhteşem musiki konserlerinde okuduğu o şarkılarıyla dinleyenlere lahuti ses ziyafetiyle onların hem gönüllerine hem de kulaklarına bayram yaptırırdı. Dramda üstüne yoktu. Ses tonu insanı mest ederdi.
Bekir Şirinoğlu da okuduğu şiirlerde yaşatırdı Urfa’yı. Onun o davudi sesi hala kulaklarımızda çınlayıp durmaktadır.
Urfa’nın ses bayrağı , düşünce adamı , büyük şair , benim aziz kardeşim Hüseyin Baykuş ile güzel şair Ahmet Kaya’nın bu ayrılık acıları hala yüreklerimizin başını yakmakta. Allah rahmet eylesin bizden önce bu ölümsüzlük seferine çıkan dostlara. Birgün bizde uyacağız bu ilahi çağrı emrine. Göçümüz kalkacak bu dünyadan ölümsüzlük alemine. Bakalım bizim ardımızdan kimler ne söyler ? Ölelim, görelim!
O, Urfa’da uzun yıllar fotoğraf sanatının farklı alanlarında Şehir Hayatı, Portre ve Çevre gibi konularda harika eserler ortaya koymaya çalıştı. Gerek bizim Belediye Başkanlığımız zamanında açtığımız sergilerde ve gerekse kurduğumuz Şurkav bünyesinde çeşitli sergiler açtılar defalarca. Onun, A. Cihat Kürkçüoğlu ile ortak Urfa sergilerinde sanat eseri fotoğrafları sergilendi. Urfa’nın büyük ressamı resimleriyle Urfa’ya hayat vermeye çalışan dostum Nihat Kürkçüoğlu’nu unutmak mümkün mü? Onun o ölümsüz tabloları bugün bizim yüz akımızdır. Onlara kucak açmak her Urfalının vefa borcudur. Şurkav’a emeği geçen diğer değerli dostlarımıza da selam olsun. Bugün Şurkav’a hizmet edenlere çok büyük görevler düşmektedir. Gerek Hüseyin Baykuş ve gerekse Halil Çuhadaroğlu adına bir şeyler yapmalıdırlar.
Halil Çuhadaroğlu, Urfa sevdalısı dostlarla Bursa’da Urfa’nın en gür sesi oldu. Urfa ila Bursa’yı sanatta kardeş şehir yaptı. Daha ne emelleri vardı. Sanatkarların ölümü o milletin hayat damarlarının kesilmesi gibidir. Onların ortaya koyduğu eserlerini yaşatmak bizlere düşer. Şurkav onlardan kalan eserlere sahip çıkmalıdır.
Halil Çuhadaroğlu şair, fotoğrafçı, ses sanatkarı ve daha çok yönlü biri idi. O, fotoğrafın sanatçısı değil, sanatın fotoğrafçısı idi. O, tam bir mümin ve sadık bir dost idi. Onun o güleç yüzü hiç gitmiyor gözlerimin önünden.
Urfa sadık bir evladını, sanat aziz bir ustasını bugün ölümsüzlük alemine uğurlayacak Bediüzzaman Mezarlığından. Sahici belde o kabristanda tüm yatanlara selam olsun. Sanat sevenlerin başı sağolsun.
Başta kederli evlatlarına , değerli ailesine, aziz dostlarına ve sanata gönül vermiş tüm Şurkav camiasına Yüce Rabbimden sabırlar diliyorum.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.
İbrahim Halil Çelik