Dobra Dobra Haber Gerçek Haberin Kaynağı

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Kategori : SAĞLIK
Haberin Tarihi :   25 Ağustos 2021 - 10:50

HEKİMLER KÜSTÜ MÜ?

Büyüt
Küçült
HEKİMLER KÜSTÜ
Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) sonuçlarında, son yıllarda büyük bir değişiklik oldu.

HEKİMLER KÜSTÜ MÜ?

 

Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) sonuçlarında, son yıllarda büyük bir değişiklik oldu.

En başarılı hekimler, artık cildiye, göz, radyoloji ve fizik tedavi gibi branşları tercih etmeye başladı.

Son TUS sınavında en başarılı 100 hekim içinde ülkemizin en çok ihtiyacı olan kalp-damar,göğüs , beyin cerrahisi, kadın-doğum, kardiyoloji, dahiliye gibi branşları seçen hekimlerin olmaması dikkat çekiciydi.

Bu ne anlama geliyor? Ciddi, hayati riski olan ameliyatlar, artık özveriyle, hevesle kendini bu mesleğe adayan hekimlerce değil, daha kolay ve az riskli branşların puanını tutturamadığı için, isteksizce bu dala giren hekimlerce yapılacak. 

İç hastalıklarının komplike sorunları, bu dala meraklı hekimlerce değil, düşük puan tutturan ve ilk fırsatta yeniden TUS’a girerek, dal değiştirmek isteyen hekimlere kalacak.

Ne yazık ki artık hekimler, yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide seyreden riskli ameliyatlarla uğraşmak, iç hastalıklarının teşhis konulamayan zor olgularını çözmek istemiyor.

Onun yerine hiç komplikasyon riski olmayan hafif hastalıkları, masa başında film  veya tetkik sonucu yorumlamayı tercih ediyor.

Bir başka deyişle, hastalarla karşılaşmaktan, yüzyüze gelmekten kaçınıyor.

Son yıllarda bir çok değerli hekim, yoğun hasta yükü olan kamu hastanelerini terkederek,  az sayıda hastanın bakıldığı özel hastanelere ve vakıf üniversitelerine geçti.

Ya da çok severek seçtiği mesleğini terkederek, resimle, tarımla, lokantacılıkla vs. uğraşmaya başladı.

Peki, bundan sonra tıbbın komplike cerrahi ve dahili sorunlarıyla kim uğraşacak?

Ağır hastalarımızı kimin ellerine emanet edeceğiz?

Bu branşlarda yeterli hekim bulunmazsa, bunun hesabını kim verecek?

Siyasi iktidar, medya, halk..hep birlikte hekimleri küstürdü.

Onların büyük özverisini, yoğun emeğini onurlandıracağı yerde, hakarete ve şiddete başvurdu.

Altı yıl süren ağır tıp eğitiminin, arkasından gelen uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitiminin, ne kadar büyük bir emek gerektirdiğini hiç kimse anlamak istemedi.

Bu ülkenin doğusunda her mesleğe ihtiyaç varken, neden sadece hekimlerin ailelerinden, yerlerinden, yurtlarından koparılıp mecburi hizmete gönderildiğinin hesabını hiç kimse sormadı.

Herkes yatağında mışıl mışıl uyurken veya bir yerlerde eğlenirken, onların acil servislerde, imkansızlıklar içinde, insanların acılarını dindirmek için canla başla nasıl uğraştığını hiç kimse takdir etmedi.

Uykusuz ve stresle geçen gecenin sabahında , bazen kahvaltı bile edemeden yine aynı tempoda tüm gün çalışmaya devam etmek zorunda olduklarını, kimse bilip söylemedi. 

Gün ışığı görmeyen ameliyathanelerde, yoğun bakımlarda 16-20 saat ayakta, nice hayatları kurtardıklarını, masaya eğilmekten kambur kaldıklarını, mikrop kaparak hastalandıklarını, hatta öldüklerini kimse yazmadı.

Aksine normalde de , zaten yüzde bir görülen komplikasyonu medya, hekim hatası olarak yansıttı.

Ülkemizde yolsuzluktan, eroinden, emlaktan..  milyonlarca lira haksız kazanç sağlayanlar baştacı edilirken, oranı binde biri bile bulmayan çok az sayıda hekimin serbest piyasada aldığı ücretler söz konusu yapıldı.

Zamanın başbakanı ve sağlık bakanı, ihalelerde yapılan vurgunları görmezken, ‘’Hekim efendi, hastanın cebinden elini çek’’ diye demeçler verdiler.

Hekimin emeğinin karşılığını ödemeyerek, onu ‘’Performans ‘’ kazancına, günde 80-100 hasta bakmaya muhtaç ettiler.

Hastanelerde kötü yönetimin, hemşire, tıbbi sekreter ve personel açığının, cihaz ve malzeme yokluğunun sorumlusu olarak, hekimi hedef gösterdiler.

Zavallı halkımız da kışkırtılmış sağlık talebinin sonucu olarak hastanelere koşup da, kalitesiz bir hizmetle karşılaşınca, karşısında başbakanı, sağlık bakanını, hastane yöneticisini değil, her zamanki gibi yokluklar içinde onun sorununa çözüm bulmaya çalışan hekimi gördü.

Sistemin gerçek sorumlularını  hiç düşünmeksizin, nankörce hekime saldırdı, hırsını, özveriyle kendine hizmet etmekte olan  hekimlerden aldı.

Gencecik hekimler, mesleğinin en verimli çağında, daha nice hayatlar kurtarabilecekken, acımasızca katledildiler.

Tüm kamu hastanelerinde, acil servislerde hasta ve hasta yakınlarının sözlü ve fiziksel şiddeti , hekimleri artık hayatından bezdirdi.

Mesleğinden soğuttu. 

Diğer taraftan bu acımasız neoliberal düzende, hekim hatalarından kar etmek isteyen büyük bir grup doğdu.

Avukatlar haklı haksız davalar açarken, sigorta şirketleri pahalı poliçelerle hekimlerin başına üşüştü.

Ve işte, ne yazık ki hekimler küstü.

Artık, saatlerce uğraşarak zorlu ameliyatlar yapmak, risk almak istemiyorlar. 

Daha komplikasyonsuz, daha rahat branşları seçiyorlar.

Şimdi hekimlerin emeğinin karşılığını vermeyenler, onları hedef gösterenler, şiddet uygulayanlar acı acı düşünmeliler..

Hekimlerin gönlünü nasıl tekrar alabilecekler? 

Bu küskünlüğe son verip, onları yeniden zorlu ,ağır branşlara nasıl ikna edebilecekler?

 

Prof.Dr.Feyza Erkan



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Son Yorumlar
Jocelyne peiffer
PLEASE HELP street cats
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Dobra Dobra Haber Gerçek Haberin Kaynağı | https://www.dobradobrahaber.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024