Komisyonun CHP’li üyesi Mahmut Tanal, tespit ettiği eksiklikleri ve yanlışları, düzeltilmesi maksadıyla Komisyon Başkanlığına bildirdi.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Türkiye Ofisi ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki Çocuk Hakları Alt Komisyonu arasında çocuk haklarına ilişkin ortak çalışma yürütmek ve işbirliği yapmak üzere mutabakat zaptı imzalanmıştı.
Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu, bu mutabakat zaptı uyarınca yürütülen “mevzuatın çocuk dostu dille özetlenmesi” çalışmaları kapsamında Anayasa ve TBMM’nin faaliyetlerine ilişkin taslak metinler hazırladı. Komisyon yönetimi, tasarım aşamasına geçmeden önce söz konusu taslak metinleri komisyon üyesi milletvekillerinin bilgisine sundu.
Komisyonun CHP’li üyesi Av. Mahmut Tanal, Anayasa ve TBMM hakkında hazırlanan çalışmalara yönelik görüş ve değerlendirmelerini, tespit ettiği eksiklikleri, yazılı olarak komisyona bildirdi.
MİLLİ MÜCADELE RUHUNDAN VE ATATÜRK’TEN BAHSEDİLMEDİ
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu’na sunduğu şerh yazısında, Anayasa ve TBMM hakkında akademisyen ve uzmanlarca hazırlanan metinleri eleştirdi.
Tanal yazısında, Komisyonun gönderdiği metinde TBMM’nin Milli Mücadele’deki rolünden ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsedilmediğini vurguladı. Tanal, söz konusu eksikliği şöyle aktardı:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, sıradan bir parlamento değildir. TBMM, dünyadaki tek ‘Gazi Meclis’tir. Etrafı emperyalist güçlerle çevrilen, tarihten silinmek istenen Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının binbir zorlukla açtığı TBMM sayesinde yeniden ayağa kalkmıştır.
TBMM, Kuvayı Milliye ruhunu temsil etmektedir. Zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nın en kritik kararları, TBMM çatısı altında alınmıştır. Yine Cumhuriyet, TBMM’de ilan edilmiştir.
Ancak Meclis çatısı altında faaliyet gösteren Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun hazırladığı metinde, TBMM, göz yaşartan, bizleri gururlandıran tarihsel sürecinden soyutlanarak aktarılmıştır. TBMM’nin nasıl kurulduğundan bahsedilmeden, TBMM’nin üstlendiği tarihi sorumluluklara değinilmeden, Meclis’in tarihi anlatılmadan, Büyük Önder Atatürk’ün adı anılmadan ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ismiyle hazırlanan bir metin, eksik bir metindir. Söz konusu taslak metin, bu haliyle TBMM’yi anlatmamaktadır, eksik kalmıştır.”
600 VEKİL, “EL KALDIRIP İNDİREN” KİŞİLER OLARAK GÖSTERİLDİ
Tanal ayrıca, Komisyon Başkanlığınca kendisine gönderilen “Türkiye Büyük Millet Meclisi” metninde, TBMM’nin yasama yetkisinden bahsedilirken, “Milletvekilleri kanun yapım görüşmelerinde (Komisyon ve Genel Kurul aşamalarında) düşüncelerini belirtebilir ve kanunların kabul edilmesi veya reddedilebilmesi için oy kullanırlar” ifadelerine yer verildiğini belirtirken, milletvekillerinin bireysel olarak, tek başlarına kanun teklifi hazırlayıp TBMM Başkanlığı’na sunma yetkisinden bahsedilmediğini dile getirdi.
Bu eksikliğin farklı değerlendirmelere sebebiyet verebileceğine dikkat çeken Tanal, “Kanunların kabul edilmesi veya reddedilmesi için oy kullanma” vurgusuyla 600 milletvekilinin, toplu şekilde kanun yapımı konusunda “el kaldırıp indiren” kişiler olarak gösterildiğini ifade etti. Tanal, her ne kadar iktidar partisince engellenmeye çalışılsa da sadece “CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal” olarak, TBMM’nin 27. Yasama Döneminde Meclis Başkanlığı’na onlarca kanun teklifi sunduğunu hatırlattı.
DARBE ANAYASASI “HALKIN ANAYASASI” OLARAK SUNULDU
Tanal, “Çocuk Dostu Anayasa” başlığıyla hazırlanan çalışmaya ilişkin de görüşlerini bildirdi.
CHP’li vekil, “Çocuk Dostu Anayasa” metninde, “Anayasa; 18.10.1982 tarihinde halk tarafından kabul edildi” şeklinde giriş yapıldığını hatırlatarak, bu ifadenin, darbe ürünü anayasayı çocuklara şirin göstermek anlamına geldiğini savundu. Tanal, darbe anayasasının “Halkın Anayasası” olarak sunulduğunu iddia etti.
Mevcut Anayasanın, 12 Eylül askeri cuntasının dayatması ve tehditleri sonucu zoraki olarak ‘evet’ denilen bir anayasa olduğunu kaydeden Tanal, “Geleceğimizin mimarı olan çocuklarımıza yeni anayasa mesajı verilmelidir. Darbe anayasasının tamamen değiştirilmesi gerektiğinin altı çizilmelidir” değerlendirmesini yaptı.
TÜM PARTİLERİN VAADİ, 12 EYLÜL ANAYASASI’NI DEĞİŞTİRMEK
Darbe ruhunu taşıyan anayasanın değiştirilmesine yönelik yıllardır Meclis çatısı altında mücadele verildiğini belirten Tanal, “İktidarıyla muhalefetiyle tüm siyasi partilerin öncelikli vaadi, 1982 Anayasası’nın değiştirilmesidir. Uzlaşma sağlanamadığı için anayasa değişikliği çalışmaları nihayete erdirilememiştir” ifadelerini kullandı. Tanal, Komisyon Başkanlığı’nın “Halk tarafından kabul edildiğini” özellikle vurgulama ihtiyacı hissettiğini belirttiği 1982 Anayasası’nın nasıl bir atmosferin sonucunda doğduğuna ilişkin de özet bilgi sundu.
CHP’li vekil ayrıca, komisyonun hazırladığı “Çocuk Dostu Anayasa” metninde, Milli Güvenlik Konseyi’nin Anayasa tasarısını onayladığı 18.10.1982 tarihinin, halkın anayasayı kabul ettiği tarih olarak yanlış aktarıldığını anlattı.
KAMUDA ENGELLİ BİREY ÇALIŞTIRMA ORANI HATASI
Çocuklar için hazırlanan Anayasa metninde, “Kanun Önünde Eşitlik” başlıklı Anayasa’nın 10. Maddesi tanıtılırken, “devletin, kamuda çalışan sayısının yüzde 10’u kadar engelli birey çalıştırılması zorunluluğu getirdiği” yönündeki bilginin hatalı olduğunu vurgulayan Tanal, “Halbuki ülkemizde kamu kurumlarında çalışan sayısının yüzde 10’u kadar engelli birey çalıştırılmasının zorunlu kılınması gibi bir durum söz konusu değildir. Yasal zorunluluk çerçevesinde kamudaki engelli kotası, yüzde 10’a ulaşmamaktadır. Hatta birçok kamu kuruluşu, zorunlu engelli kotasını bile doldurmaktan kaçınmaktadır” dedi.
ÇOCUKLAR İÇİN İLGİ ÇEKİCİ HALE GETİRİLEBİLİRDİ
Söz konusu metinde, anayasa madde başlıklarının eksik bırakılması, Anayasa’nın “Başlangıç” kısmına yüzeysel olarak değinilmesi, çocuk haklarının anayasal durumunun eksik bırakılması da CHP’li vekil Tanal’ın eleştirdiği hususlar oldu.
Anayasa konusunda çocukların ilgisini çekecek yöntemin izlenmemesi de eleştiren Tanal, şunları kaydetti: “Çocuk Dostu Anayasa’ gibi iddialı bir başlıkla hazırlanan metin, çocukların kolayca anlayabileceği sade ve yalın bir dille kaleme alınabilir, görsellerle, şekillerle, tablo ve şemalarla ilgi çekici hale getirilebilirdi. Ayrıca metnin sonuna sorular konularak, çocukların merakı ve dikkati celbedilebilirdi.”
“BASIN HÜRDÜR, SANSÜR EDİLEMEZ” İLKESİNE YER VERİLMEDİ
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, üyesi olduğu TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nun hazırladığı metinde, gelişigüzel bir yöntemle toplu cevaplandırılmaya, değinilmeyen çalışılan Anayasa maddelerinin yanı sıra hiç değinilmeyen, çalışmada yer verilmeyen maddeler de bulunduğunu anlattı. Örneğin “Kamu yararı” üst başlığı altında 43, 44, 45 ve 46’ıncı maddelerin, maddenin kendi başlığından yoksun şekilde toplu olarak cevaplandırıldığını dile getiren Tanal, bunun yanı sıra aynı üst başlık bünyesine giren 47’nci madde atlandığını, metnin genelinde benzer birleştirme yönteminin kullanıldığının görüldüğünü vurguladı.
Bununla beraber birçok maddenin, “Çocuk Dostu Anayasa” kitapçığına dahil edilmediğini belirten Tanal, şöyle devam etti:
“İlgili Anayasa maddeleri belirtilmeden ‘Basın ve Yayın Özgürlüğü’ başlığı altında haber alma hakkından bahsedilse de ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ ifadesini içeren Anayasa’nın 28. maddesi ve devamındaki 29, 30, 31, 32’inci maddelere yer verilmemesi, soru işaretlerine yol açmıştır. Çünkü Ak Parti’nin 20 yıldır iktidarı elinde bulundurduğu ülkemiz, basın özgürlüğü konusunda da sınıfta kalmıştır.
AKP iktidarının basına yönelik baskılarına, ‘İstibdat Dönemi’ni aratmayan uygulamalara karşı sık sık temeli Anayasaya dayanan ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ ilkesi hatırlatılmaktadır.
Bu ilkenin ‘Çocuk Dostu Anayasa’ başlığıyla hazırlanan kitapçıkta yer almaması, iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Deyim yerindeyse “Basın hürdür, sansür edilemez” ilkesi, geleceğimizin mimarı olan çocuklarımızdan saklanmak istenmiştir.”
ANAYASA’NIN BAĞLAYICILIĞI VE ÜSTÜNLÜĞÜ EKSİK
“Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü’ başlıklı 11. madde de metne konulmamıştır. Devleti yönetenlerin Anayasaya aykırı iş, işlem ve eylemlerinin, açıklamalarının sıradanlaştığı bir süreç yaşanırken, Anayasa’nın 11. maddesine değinilmemesi de soru işareti oluşturmaktadır.”
KANAL İSTANBUL’UN KEYFİ OLDUĞUNU GÖSTEREN MADDE DE YOK
“Yine Anayasa’nın 65. maddesini de ‘Çocuk Dostu Anayasa’ metninde göremiyoruz. Anayasa’nın 65. maddesi aynen şöyledir: ‘Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.’
Ak Parti iktidarının, ‘Ucube proje’ olarak nitelendirilen, uzmanların, bilim insanların büyük bir ekonomik, sosyal, siyasal, doğal ve çevresel yıkıma yol açacağı konusunda uyarılarda bulundukları Kanal İstanbul Projesi konusundaki ısrarı ve attığı adımlar, Anayasa’nın 65. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Şöyle ki: Türkiye’de yanlış politikalar sonucu ekonomik kriz günden güne derinleşmektedir. Yoksulluk ve yokluk ülkemizi esir almış bulunmaktadır.
Hayati önemdeki GAP Projesi tamamlanmamışken, işsizlik sorununa karşı istihdam olanakları oluşturulmamışken, yurttaşlarımız kuru ekmeğe muhtaçken, Sosyal Devlet ilkesi gereğince hareket edilmesi gerekirken, deyim yerindeyse bir kuruş paranın dahi çarçur edilmemesi gerekirken, önceliğin maliyeti 270 milyar TL’yi aşan Kanal İstanbul’a verilmesi, Anayasa’nın 65. maddesiyle çelişmektedir.
Ak Parti iktidarının Kanal İstanbul Projesi gibi uygulamalarının keyfi olduğunu ortaya koyan Anayasa’nın 65. maddesinin metinde yer almaması, büyük bir eksiklik teşkil etmektedir.”