Yıl 1954...
Adnan menderes hükumeti, kıbrısa çıkartma kararı alır, fakat başbakanlıktaki bürosundan çıkar çıkmaz, eline bir telgraf tutuşturulur...
daha 10 dakika önce alınan karar, kimseye açıklanmadığı halde, amerikan hükumeti bundan haber almış ve sert bir şekilde, bu harekatı onaylamadıklarını telgrafla bildirmişlerdi...
çünkü menderesin masasının altında dinleme cihazı, tam karşısındaki binadada nato karagahı vardı......
ve harekattan anında vaz geçildi...
Dönemin muhalefet partisi olan chp,nin başındaki inönü, bunu propaganda malzemesi yapar ve,'' siz amerikanın mandasımısınız, neden korkuyorsunuz'' şeklinde yaygara yapar.....
Yıl 1964...
İnönü hükumeti ve kıbrısta gene bir katliam haberi....
millet vekillerinin bastırmasıyla inönü hükumeti mecburen ve kerhen, çıkartma kararı alır...
savaş gemileri gölcükten mersine yürüsün emri verilir...
gemiler mersine gelir, ve akabinde amerikadan gene ihtar gelir...
inönünün yapabileceği bir şey yoktur...
gemiler gölcüğe geri döner....
VE yıl 1974...
kıbrısta gene bir türk katliamı...
iktidarda Ecevit ve Erbakan kualisyonu vardır....
Rahmetli Erbakan ve arkadaşlarının baskısı üzerine ecevit şu meşhur cümlelerini kurmuştur... ''
biz garantör devletlerden biriyiz, ingilterede rumlar üzerinde garantördür, dolayısiyle, türkiye ingilterenin kararına danışmadan, kıbrısa asla çıkartma yapamaz...
hem ingilizlere danışmaktanda bir şey kaybedilmez''... der ve londraya uçmak için, esen boğa hava alanından uçağa biner....
onu uğurlamak için orada bulunanlar, başbakan yardımcısı Necmettin ERBAKAN,...
genel kurmay başkanı Semih SANCAR,...
iç işleri bakanı Turhan GÜNEŞ... ve babasının elinden tutup yanında getirdiği turhan güneşin kızı 5 yaşındaki ayşe güneş vardır....
Necmettin ERBAKAN, Semih SANCARa döner ve,... 54... ve 1964 te batının tavrı bellidir... bunlar bize asla müsade etmezler, der ve, biz bu işi oldu bittiye getirelim, kimseden izin almak zorunda değiliz...
Semih SANCAR paşa heyecanlanır ve hocam bütün hissiyatımıza tercuman oldunuz der...
ERBAKAN,.. başbakan yoksa yardımcısı tam selahiyettedir, o zaman hemen harekete geçelim der ve turhan güneşin kızının başını okşayarak, bu harekatın adıda AYŞE KIBRISA TATİLE GİTTİ olsun diye latife yapar... ve harekatın sonrası malumunuzdur...
Ecevit masonu londradan acilen döner ve harekatı yarıda keser....
gerisini biliyorsunuz, daha sonra solcuların propagandalarıyla kara oğlan ve kıbrıs fatihi olan (zannedilen) Ecevitt hakkında bir sürü efsane uydurulur, neymiş efendim, ecevit londrada ingilizleri ikna edemeyince telefon etmişmiş,,,
kızım ayşe tatile çıksın diye parola göndermişmiş...
falan filan hepsi yalan....
Neyse insanların çoğunun bilmediği bir tarihi olayda şudur... 1974 harekatının akabinde ABD sam amca bizi cezalandırdı, ambargo uyguladı... ve ecevit sağ kolu olan, dışişleri bakanı İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİLi amerikaya yalvarmaya gönderiyor... İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL diyorki, ilk kez ERBAKAN sayesinde bakanlık zevkini tattım... bundan sonrasını ihsan sabri çağlayangilden dinleyelim... amerikaya gittim, başkan Jimmy CARTERden 10 dakikalık bir randevu için 20 gün bekledim, nitekim randevu koparabildim... odasından içeri girdiğimde carter, beyaz sarayın içindeki odasında elleri arkasında, ayakta ve camdan dışarı bakyordu,.. selam verdim, dönüp bakmadı bile... anlaşılan azarlanacaktım, bana yüzünü bile dönmedi... ve ben cesaretimi toplayarak daha önce ezberlediğim kısa metni konuşmaya başladım ''sayın carter malumunuz uyguladığınız ambargo ekonomik olarak bizleri son derce zor durumda bırakmıştı, bunun kaldırılmasını istiham ediyoruz, falan filan''... carter hiç oralı değil ve ben son derece tedirginim.... o sırada carterin masasının üzerinde duran 10 kadar telefonun, kırmızı renkli olanı çaldı... telefonun kırmızı renkli olması önemli bir hat olduğunu düşündürdü... carter telefonu aldı, ahizeyi kulağına götürdü... bir kaç saniye sonra yüzünde hayret ve endişe ifadesi belirdi... telefonu kapadı ve bana doğru dönerek, aman mr.ÇAĞLAYANGİL böyle önemli bir konu ayak üstü konuşulmaz, isterseniz bunu akşam yemeğinde görüşelim dedi ve zoraki gülümsedi... ben hemen anladımki, bizim lehimizde ve bunların aleyhinde bir durum gelişmişti.... dedimki ne oldu mr.CARTER demin hiç pas vermiyordun, beni adam yerine bile koymuyordun... şimdide akşam yemeğine davet ediyorsun... carter dediki ''sizin geçimsiz ortağınız profösör DR Necmettin ERBAKAN ve arkadaşları bakanlar kuruluna baskı yaparak, amerikanın Türkiyedeki bütün üslerine el koydular... bir anda kendimi carterden üstün gördüm... o ezik halimden hiç bir iz kalmamıştı... göğsüm kabarmıştı...İ
ŞTE RAHMETLİ ERBAKAN BÖYLE BİR DEVLET ADAMIYDI...
ALLAH RAHMET EYLESİN.. .