Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında, Adalet Bakanlığı’nın yönetmelik değişikliği yayımlandı. Adalet Bakanlığı, ‘Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nde, “avukatın şüpheliye bütün kanuni haklarını hatırlatabileceği”, “avukatın beyanı ve her türlü müdahalesinin tutanağa geçirileceği” şeklinde değişikliğe gitti.
CHP’nin hukukçu vekili Mahmut Tanal, İçişleri Bakanlığı’nın avukatlarla ilgili talimatının Adalet Bakanlığı’nın görev alanına müdahale ve yargıya talimat verilmesi anlamına geldiğini kamuoyunun gündemine getirmişti.
İçişleri Bakanlığı’nın, avukat beyanlarının ifade tutanağında yer verilmemesine ilişkin 81 İl Emniyet Müdürlüğüne gönderdiği 13.06.2022 tarihli talimat yazısı, iktidarda kriz yarattı! Söz konusu talimat yazısı, İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı’nı karşı karşıya getirdi.
Adalet Bakanlığı, ‘Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nde, “avukatın şüpheliye bütün kanuni haklarını hatırlatabileceği”, “avukatın beyanı ve her türlü müdahalesinin tutanağa geçirileceği” şeklinde değişikliğe giderek, İçişleri Bakanlığı’na misillemede bulundu. ADALET BAKANLIĞI’NIN YÖNETMELİK DEĞİŞİKLİĞİ RESMİ GAZETE’DE
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Adalet Bakanlığı’nın yaptığı değişiklikle, 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 23’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin son cümlesi, “Müdafi (avukat) şüpheliye bütün kanunî haklarını hatırlatabilir” şeklinde değiştirildi ve devamında “Müdafiin (avukat) beyanı ve her türlü müdahalesi tutanağa geçirilir” ifadesi eklendi. CHP’Lİ VEKİL TANAL GÜNDEME GETİRMİŞTİ
CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, İçişleri Bakanlığı’nın avukatlarla ilgili talimatının Adalet Bakanlığı’nın görev alanına müdahale ve yargıya talimat verilmesi anlamına geldiğini kamuoyunun gündemine getirmişti.
Tanal, İçişleri Bakanlığı tarafından avukat beyanlarının ifade tutanağında yer verilmemesine ilişkin 81 İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 13.06.2022 tarihli talimat yazısının geri çekilmesi talebiyle İçişleri Bakanlığı’na yaptığı başvuruda, ilgili talimatın hukuka aykırı olduğunu vurgulamıştı.
Başvuru dilekçesinde, ifade alma ve tüm süreçte yer alan emniyet mensuplarının, söz konusu süreçlerde adli kolluk olarak görev yaptığını vurgulayan Tanal, “Bundandır ki kolluk kuvvetleri ifade alma ve tüm süreci Adalet Bakanlığı namına yürütmektedir. Kolluk kuvvetlerinin ifade alması yargısal bir faaliyettir. İçişleri Bakanlığı’nın yargısal bir faaliyete dair kolluğa emir ve talimat vermesi kuvvetler ayrılığı ilkesinin denge fren mekanizması olan yargıya emir ve talimat verilmesi anlamına gelmektedir. Bakanlığınızın tarafından yargısal faaliyet olan kolluğun ifade almasına ilişkin talimat verilmesi yargısal faaliyete müdahale etmektir. Bu durum yürütmenin yargısal faaliyete tavsiyede bulunması anlamına gelir ve Anayasamıza aykırıdır. Dolayısıyla Bakanlığınız tarafından 81 İl Emniyet Müdürlüğü’ne ifade tutanaklarında avukat beyanlarına yer verilmemesine ilişkin 31311769.1001.4320. (63210) sayılı yazının geri çekilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer vermişti. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU’YLA DA KARŞI KARŞIYA GELDİ
Tanal dilekçesinde, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun savunma hakkının etkili bir şekilde kullanabilmesini sağlamak amacıyla kolluk birimlerinde alınan ifadelerle, avukat beyanlarına da ifade tutanağında yer verilmesine ilişkin yapılan başvurunun kabulüne ve gerekli tedbirlerin alınması hususunda İçişleri Bakanlığı’na tavsiyede bulunulmasına ilişkin karar verdiğini hatırlatmıştı. Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu kararına karşın İçişleri Bakanlığı’nın, avukat beyanlarına ifade tutanağında yer verilmemesi, uygulamanın bu doğrultuda yapılması için 81 il emniyet müdürlüğüne yazı gönderdiğine dilekçesinde dikkat çeken Tanal, söz konusu talimat yazısı ile savunma hakkının açıkça ihlal edildiğinin altını çizmişti. Söz konusu talimatın yerine getirilmesinin avukatların görevini yapmasının engellenmesi anlamına geldiğini vurgulayan Tanal, bu tutumla avukatlık mesleği itibarsızlaştırıldığını, bu durumun anayasaya, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtmişti. AVUKATSIZ OLMAZ
Dilekçesinde savunma hakkının önemine işaret eden Tanal, kişinin soruşturma veya kovuşturma aşamasında hakkında alınan kararların usulüne uygun olarak alınıp alınmadığı konusunda adeta bir denetçi olan savunma makamının temsilcisi avukatlara ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişti.
Suçsuz bir kimsenin cezalandırılmaması yahut verilen kararların usulüne uygun bir şekilde verilmesi adına avukatların yapmış oldukları görevin oldukça hassas ve kutsal olduğunu kaydeden Tanal, “İfade veya sorguya şüphelinin yanında olma ve hukuki yardımda bulunmak amacıyla katılan müdafinin yetki ve sorumluluğu sadece bu süreçlerde şüpheli veya sanığın haklarının korunup korunmadığına müdahale etmek değildir. Avukatlar aynı zamanda şüpheli veya sanığa hukuki yardımda bulunurlar, şüpheli veya sanığın zor durumda bırakacak durumlara karşı koruma sağlar ve gerekli önlemleri alırlar” değerlendirmesini yapmıştı.
Tanal dilekçesinde, avukatların şüpheli veya sanığın ifade hürriyeti ile maddi hakikate ulaşılmasını engellemeden ifade ve sorguda aktif rol oynadığının altını çizmişti. Müdafinin ifade ve sorguda bulunmasının amacının, bir gözlemci sıfatıyla nezarette bulunmak değil, şüpheli veya sanığın haklarını korumak amacıyla hukuki yardımda bulun olduğunu vurgulamıştı.
Avukatın aktif şekilde şüpheliye veya sanığa hukuki yardımda bulunma yetkisinin, sözlü veya yazılı olarak şüpheliyi ve sanığı savunma, hukuka aykırılıkları bildirme, tespit etme ve ettirme, hukuki ve fiili sebepleri ortaya koyma, neden tutuklanma veya adli kontrole tabi tutulma talebinin veya suç isnadının yanlış veya yersiz olduğunu açıklamayı da kapsadığını anlatan Tanal, “Zira müdafiiden asıl beklenen temsil ettiği kişinin savunma hakkını kullanmak ve kişi hürriyeti ve güvenliği ile dürüst yargılanma haklarının korunmasını sağlamaktır” ifadelerini kullanmıştı. AVUKATLAR ENGELLENMEMELİ
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller” başlıklı 148. Maddesinin 4. Fıkrasının “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz” şeklinde düzenlendiğini anımsatan Tanal, şöyle devam etmişti: “Görüldüğü üzere ifadenin hükme esas olması, ifade alınması esnasında kişinin haklarını koruyacak, hukuki yardımda bulunacak, temsile ettiği kişi adına savunma hakkını yerine getirecek müdafinin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla avukatların bağımsız savunma yapabilmesi sağlanmalı, avukatlık mesleğini icra etmesi engellenmemelidir.”
CHP’li vekil Mahmut Tanal, dilekçesinin devamında şunları kaydetmişti: “Savunma hakkının kutsallığı ve temel hakların başında yer alması nedeniyle bu hakkı kişiler adına kullanacak avukatların tam anlamıyla bağımsız olması gerekmektedir. Bağımsızlık, avukatların görevi esnasında doğrudan doğruya ya da dolaylı bir kısıtlama, baskı ya da müdahale görmemesi, bağımsızlığının garanti altına alınması ve korunmasıdır. Avukatların görevini yapmasının engellenmesi, savunma hakkının ihlali anlamına gelir. Savunma hakkı ihlal edilirse, ceza muhakemesi amacına ulaşamaz. Savunma hakkından yoksun bırakılan, tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanmayan kişinin, bir hukuk devleti içinde temel haklara sahip olduğunu söylemek imkânsızdır.”
TANAL, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NI TEKRAR ŞİKAYET ETTİ
Bu arada CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, avukat beyanlarının ifade tutanağında yer almaması konusunda ayak direten İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nü bir kez daha Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet etti.
Tanal, Kamu Denetçiliği Kurumu’nca kayıt altına aldığı şikayet dilekçesinde, İçişleri Bakanlığı’nın 81 İl Emniyet Müdürlüğüne avukat beyanlarının ifade tutanağında yer verilmemesine ilişkin olarak gönderilen talimata ilişkin itirazları ile söz konusu talimatın geri çekilmesi konusunda gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığı’na yazılı dilekçe ile başvurduğunu anlattı.
İçişleri Bakanlığı’nın kanunlara aykırı bir şekilde tarafına cevap vermediğini, işbu durumun İçişleri Bakanlığı’nın Anayasal yükümlülüğünü ihlal ettiği anlamına geldiğini kaydeden Tanal, kısa adı “Ombudsmanlık” olan Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı’nın eylemlerinin hukuka aykırı olduğu yönünde tavsiye niteliğinde karar alınmasını talep etti.