Sevgili devletim
Herkesin herkese selam bile vermekten korktuğu dönemler vardı hani..
hani olur ya virüs bulaşır diye kimsenin anasnın babasının eşiğinden geçmediği,
market kuyruklarında mesafeyi koruyalım diye adım arşınlandığı dönemler vardı ya,
hani haber saatini ekranın başında bekleyip vaka sayılarını ülkece kaydedilen günler,
hani market poşetlerinin balkonda bekletilip alınanların çamaşır sularıyla silindiği günler, öğretmenin öğrenciye uzaktan ders verip ekrandan dokunmaya çalıştığı aylar, günler...
Hah işte o günlerde Açık lisede kayıtlar var diye hiç de mecbur değilken, hiç de virüsün metrekareye düşen birimsayısını hesaplamadan "virüsün de, aşının da, maskenin, mesafenin de canı cehenneme" dercesine okula gitmiştim de uzayıp giden kuyruğun sonunu düşünmemiştim , sonunu düşünmeyen kahraman gibi...
Sevgili devletim, sen bilmiyorsun ama sekiz yıldır maaş karşılığı olan "on beş" ders saati hesabını yapmadan "yirmi" saat maaş karşılığı geliyorum okula ...Sen bilmiyorsun ama insanlar benim maaşını vergilerimle ödüyorum havasında, benim vergim kimin cebinde sormak gelmiyor aklıma..
Sen bilmiyorsun akşama kadar yaş sınırı olmayan açık öğretim kurumunda , kaç dengesini yitirmiş, ahlâkını kaybetmiş, şeref kelimesini lügatından çıkartmış insanla muhatap oluyor bu öğretmenler, lafını bilmez kaç insana cümle kuruyor...
Sen bilseydin bunları , senin zorunlu olarak koyduğun kayıt ücreti olan -10- tl vermemek için çemkirip hırsını alamayınca maske takmıyorum diye polis çağıran o veliye "okula polis göndermek" yerine bunları söylerdin, biliyorum...
Sevgili devletim, polislere söyleyin göstermelik taktığım maske bayramdan kalma,
ben bu dünyayı maske mezarlığı yapmadan ölmek istiyorum,
polislere söyleyin sevdiklerim isterse mesafeleri yıkıp sarılıyorum,
polislere söyleyin aşı da olmadım, polislere söyleyin ifademi bir şairin şiiriyle yapacağım...
Sevgili devletim sen bilseydin...
Neyse olsun..
Elbirliğiyle öldürülen vefâlar gömdüm,
insanlardan alışkınım.
Şimdi durup durup bir mısrayı amin'liyorum
"Uzatma dünya sürgünümü benim"
HACER ŞENER
(Face’den alıntı M. O.)