KAZAKİSTAN OLAYLARI HAKKINDA
(Feyzullah BUDAK)
Kazakistan’da iki günden beri yaşanan karmaşanın ve bu karmaşadaki anlaşılmazlığın perde arkası Rusya Federasyonunun Ermeni asıllı Dışişleri Bakanı Sergey LAVROV tarafından bugün yapılan açıklama ile aydınlandı. Bakınız Lavrov bu konuda ne diyor; “Kazakistan’ın Latin alfabesine geçmesi ve Türk Milliyetçiliğini sistematik olarak desteklemesi sonucunda ortaya çıkan bu olaylar, dar görüşlü milliyetçiliği geliştirmeyi ve Rusya ile işbirliğini itibarsızlaştırmayı amaçlayan dış desteğin sonucudur” Yani bu diplomatik beyanı sade ifadesiyle açıklayacak olursak; “Zaman içerisinde giderek bizimle işbirliğinden uzaklaştınız. Türk milliyetçiliği fikrini savunarak Türkiye’ye ve Türk Birliğine yöneldiniz ve kril alfabesini terk edip Latin alfabesine geçerek de bunu tescillediniz. Kazakistan’ın başına gelenler işte bunun sonucudur çünkü biz buna göz yumamazdık” diyor. Yani alenen bu işi Rusya’nın tezgahladığını itiraf ediyor ve bir anlamda da meydan okuyor.
Nitekim ülkenin adı KAZAKİSTAN olduğu için Türkiye’ye yansıyan haberlerde hep Kazakların ayaklanmasından bahsediliyor ama bölgeden bize ulaşan haberler, bu eylemlerin başlatılması ve kabartılması sürecinde ağırlıklı olarak Rusların yer aldığını gösteriyor.
Sorulması gereken can alıcı soru şudur; Lavrov’un ifade ettiği bu yaramazlıkları yapan kimdir? Ülkenin bugünkü Cumhurbaşkanı ve hükümeti mi? Yoksa 30 yıldan beri ülke yönetimine egemen olan Nursultan NAZARBAYEV mi? Bu soruya verilecek doğru cevabın “NURSULTAN NAZARBAYEV” olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla bu ayaklanma doğrudan Nursultan NAZARBAYEV’e karşı ve onu etkisizleştirmek amacıyla yapıldı.
Bölgeden aldığım güvenilir bilgilere göre olayların gelişmesi şöyledir;
İlk ayaklanma Mangıstau Oblastının (eyaletinin) Aktav Şehrine bağlı Janaözen avdanında (kasabasında) yılbaşından önce başlıyor. Sebep ise otomobillerde kullanılan gaz fiyatına yapılan zamlar. Çünkü bu ilçe ülkenin en yoksul ilçelerinden biri ve otomobillerde gaz kullanımı burada çok yaygın. Bu arada son zam ile 120 Tenge yapılmadan önce gaz fiyatının bize yansıtıldığı gibi 60 Tenge değil 80-90 Tenge arasında olduğunu ve bu ayaklanma üzerine hükümetin duruma müdahale ederek gaz fiyatını 60 Tengenin bile altına (50 Tengeye) indirdiğini belirtelim. Yine ikinci bir not olarak bu yöre halkının yoğunlukla Küçük Cüze mensup olduğunu da vurgulayalım. (Kazaklarda ne yazık ki Büyük Cüz, Orta Cüz ve Küçük Cüz adlarıyla 3 ayrı cüze mensubiyet gibi bir toplumsal zafiyet tarihin derinliklerinden beri vardır) İlk ayaklanmayı başlatan Janaözen halkı Gaz fiyatının düşülmesinden sonra sükunetle evlerine dönüyor ama bu kıvılcımı aleve döndürmekte usta olan bir mekanizma ayaklanmayı çevre illere ve Almatı’ya kaydırıyor ve işi yağmacılığa dönüştürerek başıboş cahil toplulukları olayın içine çekiyor.
Buna benzer bir kalkışma aynı ilçede bundan tam 10 yıl önce (bağımsızlığın 20. Yıl kutlamaları sırasında) 2011 yılında da denenmiş ama hükümet güçlerinin erken müdahalesi ile olayların büyümesi engellenmişti. Ama ne hikmetse bu defa hükümet güçleri olayların yayılıp büyümesine engel olmadıkları gibi bunun üstüne bir de Rusya’nın kontrolü altındaki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü güçlerini ülkeye davet etti.
Tüm bunlardan çıkarılması mümkün olan tek sonuç şudur; Rusya, Nursultan NAZARBAYEV’in bölgedeki “Türklüğü ve Türk Birliğini önceleyen” gücünü kırıp, onu etkisiz hale getirmek ve böylece Kazakistan’da yeni bir düzen oluşturmak istedi ve mevcut yönetim de buna yardımcı oldu. Kazakistan’da yaşananların başka türlü okunma imkanı yoktur. Bu noktada konunun tarihi köklerine dair kritik bir bilgi daha vermeliyim; Rusların Kazakistan bozkırlarını 1723 yılından başlayan tarihteki ilk istilası da bu bölgedeki Küçük Cüz beylerini ikna edip yanlarına çekmeleri sonucunda gerçekleşmişti.
Tüm bu yaşananlar vesilesiyle bizim de kendimize sormamız gereken sorular var; Türkiye’yi yönetenler neredeler? Bu konuda ne düşünüyorlar? Niçin hiç kimseden ses çıkmıyor? Hani daha dün Türk Devletleri Teşkilatı Kurulmuştu? Bu teşkilatın güçlü bir üyesi olmak, Kazakistan’a sahip çıkmayı Suriye’ye sahip çıkmaktan daha yasal kılmıyor mu? Yoksa sizin de istediğiniz şey Kazakistan’a Türkiye’nin değil Rusya’nın sahip çıkması mıdır?