Dinin, kullananların elinde oyuncak olduğu 1600’lü yıllarda kiliseler cennetten arazi satıyorlardı…
Papazlar ve kilise bu şekilde hem zenginleşiyor hem de güçleniyordu… Cahil olan “Halk” da “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” heyecanı ile bu oyuna alet oluyordu…
Martin Luther adında bir papaz, dinin kullananların elinde, zenginleşme ve güç edinme aracı olarak kullanıldığını söyleyince mahkemeye verilir.
Çıkarıldığı mahkemede yargıçlara şöyle seslenir; “İnsanları, cehennemle korkutup cenneti, para karşılığı satıyorsunuz. Sıkıysa cehennemi satsanız ya” diye söylenir…
Yargıçlardan biri; “Cehennemi kim alır ki?” der… Martin Luther; “Ben alıyorum, parası neyse vereyim” der…
Yargıçlar, aralarında fikir birliğine varırlar ve cehennemi bedava verdiklerini Martin Luther’e söylerler. Martin Luther de, duruşma sonucunu merakla bekleyen dışarıdaki halka, “Cehennemi satın aldım. Cehennem artık benimdir. Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım. Korkmayın” diye seslenir…
Cehennem korkusu kaybolan ve özgür beyinlere kavuşan “Halk” böylece kilise baskısından kurtulmuştur.
İşte, “Almanya Aydınlanması” 500 yıl önce sıradan ve çok akıllıca olan, bu olayla başlamıştı…