Rıza Nergiz hoca güzel insan idi. Vefatını duyunca çok üzüldüm. Hepimizin gideceği yere günü geldiği için sefere çıktı Rıza Nergiz haca da. Yolu açık olsun güzel kardeşimin. Allah korktuklarından emin, umduklarına nail etsin seni. Ah ölüm ah! Aramızdan ne yiğitleri birer birer alıp gidiyorsun? Mezarlar yiğitlerle dolu. İşte bugünde hiç ölmeyecek gibi birini daha aldın aramızdan . Ama biz hala akıllanmıyoruz. Bu gidişe ölenin mezarını kazan mezarcı bile sıra kendine geleceğine inananmak istemiyor.
Rıza hoca rep bir adam idi. Son sözünü önceden söyleyen bir mümin idi. Dostunun dostu idi. Cemiyet adamı idi. Cömertti. Çok maceramız vardı o güzel insanla çok. Bu fani dünyada güzel bir ses bırakıp giden yiğit insanlardan biridir Rıza Nergiz hoca. Onu tanıyanlar bu dediklerime hak vereceklerdir. Onu tanıyan bir daha asla ondan kopmak istemezdi.
O, Kulp’ta doğdu, Urfa’da yaşadı ve Antep’te vefat etti ve Diyarbakır’da defnedildi. Hayattayken Rıza Nergis hoca; bulunduğu yerde hep önde olmaya çalışırdı. İşte şimdi de O, tabutunun içinde , herkesten önde ve omuzların üstünde götürülüyor kabristana. İnanıyorum ki, ruhu muzaffer bir komutan edasıyla seyrediyor cenazesine iştirak eden sevenlerini. O , düğün gecesine hazırlanan biri iştiyakı içindedir şimdi. Ona düğün, biz dostlarına ise, hüzün günüdür bugün.
Her yerde güzel dostları oldu onun. Benimle arası çok iyi idi. Onu en çokta kızdırmaya çalışanda bendim. Ama buna rağmen beni severdi bende onu. Hiç bir dem kırgınlığımız olmadı Rıza hocayla.
Rıza hoca zor, fakat zer bir adamdı. O, Kış günü beyaz elbise giyecek kadar hovarda idi mübarek. Onun Müftü Yardımcılığında ve gerekse Vakıflar Müdürüyken yaptıkları birer birer hala gözlerimin önünde bugün imiş gibi durur. Ne günlerdi o günler ; Oniki Eylül dönemi günleri. Urfa’nın en kesif ilmi ve insani çalışmalarını yaptığımız günlerdi. O günler zor fakat o kadarda verimli günlerdi. O günlerin bereketini bir daha yakalamak zor şimdi. Zulmetten nura gark olmuştuk. Şerden hayr doğmuştu.
Rahmetlinin: Saffet Saygın, Mehmet Oymak, Halil Soran, Salih Beşkardeş, Münip Görgün, Ömer Saatçi, Mehmet Kayacan, Müslüm Tüysüz, Arif Çelik, Hüseyin Dinç, Şevki Hafız, Bakır Yavuz, Ekrem Kara ,Dr. Halil Kaya, Ahmet Apaydın, Mehmet Atilla Maraş, Mehmet Sait Buluttekin, Molla Derviş Yazıcı hoca, Molla Said Tekin hoca, Arap Muhammed Tokmak Hoca,Molla Sabri Yazar hoca, Yaşar Hafız , Sabri Arslan , Müftü Halil Gönenç hocam , ben İbrahim Halil Çelik ve Cuma Oymak ila Galip Oymak gibi sayamayacağım dostlarla ne güzel günleri olmuştu. Bunlardan tek tek , birer satır bahsetsem roman olur. İşte şimdi bunlar birer tatlı hatıra olarak kaldı onun ardından.
Gelen gitmek içindir. Fakat öyle gidişler var ki, insanı perişan ediyor bu gidişleri. İşte Rıza Hocanın gidişi de böyle oldu. Ölümsüzlük alemine sefere çıkışı beni perişan etti. Daha dün denecek kadar önce kızı vefat etti. Onun acısı yüreklerimizde daha dinmemişken ; şimdi de dostumun acı haberi geldi. Ağzımızın tadı kaçtı. Kızına Allah rahmet eylesin. Onun gidişinden bile haberdar olamadı Rıza hoca. Çünkü O, yoğun bakımda idi. Rıza hoca evlad acısını çekmedi. Yoksa onun derdine dert katardı bunu duysaydı. Asıl Rıza Hoca çok çekti hastalıktan. İnşaAllah o çektikleri onun için kefarettir. Vefatı bu çileli dünyadan kurtuluşu oldu Rıza Hocanın. Ama bizim için ise bu gidiş acı oldu. Hepimiz için ‘ Ölümsüzlük Alemi ‘ asıli yurdumuzdur. Babamız Adem’in asli mirasıdır. Tüm sevdiklerimiz orada bizleri bekliyorlar şimdi. Selam olsun tüm önden giden bu dostlara. . Sıramız gelince bizlerde geleceğiz elbette bir bir bu ebedi yurdumuza.
Yüce Rabbimden başta kederli evlatlarına, ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciün.
İbrahim Halil ÇELİK
( Dava ve Gönül Dostu )