Şeyh Abdülkadir Geylani bir gün Bağdat'ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, üstü başı perişan bir sarhoş durdurur onu Ve ona;
--"Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir? diye sorar.
Hazreti şeyh'te gülümser ve:
-- Evet Kâdirdir der.
Sarhoş ikinci kez:
-- Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir? Diye sorar.
Hazreti şeyh yine gülümser ve:
-- Evet Kâdirdir der.
Adam üçüncü kez sorar:
-- Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?
Hazreti şeyh bu sefer ağlar ve secdeye kapanır ve üç sefer: Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir, der.
Sonra talebelerine o sarhoşu götürüp yıkamalarını ve o sarhoşa ikram etmelerini emreder.
Bu değişik diyaloğa şahit olan talebeler hiç bir şey anlamaz ve hazreti şeyh'e sarhoşun neyi sorduğunu ve onun verdiği cevapların manasını sorarlar.
Hazreti şeyh'te şöyle açıklar:
-- Birincide bana, Allah beni affetmeye Kâdir midir değil midir dedi, bende kâdirdir dedim.
İkincide bana Allah beni senin yerine koymaya kâdir midir dedi, bende evet kâdirdir dedim.
Üçüncü de bana, seni benim yerime koymaya Kâdir midir dedi, bende korkumdan ağladım ve Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir, dedim.
Ve secdeye kapanıp Allah'a hidayet nimetini benden almasın ve âfiyetini üzerime daim kılsın diye dua ettim, dedi.
İçinde bulduğumuz durum bizi gurur ve kibre götürmesin. Bulunduğumuz makam ve mevki bizi insanları hakir görmeye sebep olmasın.
İlmin bizi herkesten üstün görmeye itmesin.
Ve şunu iyi bilelim ki: düşmez kalkmaz tek Allah'tır. Bugün sen bu durumda isen bil ki bu Allah'ın rahmetiyle hâsıl olmuştur, sen hakkettin diye değil!
Bugün seni bu duruma getiren yarın seni beğenmediğin kişinin konumuna getirmeye, onu da senin konumuna getirmeye Kâdirdir.
Bunu böyle bil ve gereğince yaşa.
Rabbim Cümlemizi kendisine layık kul, Habibi’ne layık ümmet eylesin...