EHİL  DEVLET  ADAMI  İLE

PİS YARATIKLAR YAĞCILAR YALAKALAR VE DÖNEKLER

Osmanlının son dönemlerinde bir paşa vardır, Yedi Sekiz HASAN PAŞA. Bu lakapla bilinmesinin sebebi okuma yazması zayıf olan bu paşanın imzası Arapça yedi ve sekiz rakamlarının birleşmesinden oluştuğu için( / ) adı böyle kalmış

Hasan Paşa Mektepli değil, Alaylı olduğundan okuma yazması zayıftır; lakin onun hitabeti, görgüsü ve nezaketi çok gelişmiştir. Aynı zamanda tam bir vatan sever olan Hasan paşayı çekemeyenler başına türlü çorap örerler ve sonunda Hasan Paşa görevinden azledilir ve her şeyi de elinden alınır.

Sonunda Hasan Paşa tebdili kıyafet ederek Adapazarı civarında bir çiftliğe bahçıvan olarak işe girer ve ailesiyle beraber orada çalışmaya başlar. Bir zaman sonra çiftliğin sahibi İstanbul'un zenginlerinden olan zat vefat eder, böylece çiftlik de genç oğluna kalır.

Hariciye Nazırlığında çalışan bu genç diplomat bir gün çiftliğe gelir at bindiği sırada düşer ve bütün elbiseleri çamur olur... Çiftlik kahyası elbiseleri bahçıvanın hanımına götürür, hanım elbiseleri bir güzel yıkayıp ,güzelce de ütüler ve bir bohça içinde kızıyla gönderir.

Diplomat bohçayı açar bakar, elbiselerin katlanışından ve ütüsünden bu insanların sıradan olmadığını anlar. Oradaki saray terbiyesini hemen fark ederek, sonunda tanışıp görüşürler.

Artık bir zaman sonra diplomat bahçıvanın damadı olur. Ancak durumun hassasiyetinden dolayıda bu evliliği gizli tutulur, artık sık sık çiftliğe gelmektedir.

Bir gün damat çok sıkıntılı bir şekilde İstanbul'dan gelir ve odasına kapanır dışarı da çıkmaz. Hasan paşa sıkıntılı bir durum olduğunu anlar ve damadının odasına girer bakar ki etrafa saçılmış onlarca evrak ve kağıt...Durumu sorunca , damadı baba bu devlet işi sen pek anlamazsın bırak da çalışayım der.

Israrı üzerine derdini anlatır. Padişah bir görev vermiştir. Rus çarına öyle bir mektup yazılacak; yazılacak ki,çar bir türlü savaşı göze alamayacak... Paşa bu mektubu bir de ben yazdırayım der ısrarla...Damat istemeye istemeye bu teklifi kabul eder ve başlar söylediklerini yazmaya.

Öyle bir üslupla yazdırır ki damadı şaşar kalır. Oldu baba oldu işte... Baba sen kimsin demeden de edemez ancak Paşa açık etmez... 

Damat hemen yola koyulup doğruca padişahın huzuruna çıkar ve heyecanla mektubu okur. Padişah derki,"bunu sana kim yazdırdı doğru söyle der," oda durumu anlatır.

Padişah o senin bahçıvan dediğin adam bizim YEDİ SEKİZ HASAN PAŞAMIZ evladım der ve onu tekrar göreve davet eder. Damat geri dönüp durumu babasına anlatır...Birlikte İstanbul'a gelip Padişahın huzuruna çıkıp şartını söyler, Padişah kabul eder. Plana göre bütün üst düzey paşalar ve idareciler toplanır.

Padişah der ki bugün buraya sizi sadakatinizi ölçmeye çağırdım bana sadık olan şu tabağın içindeki b..ktan bir parmak alıp yiyecek der...Ne kadar yağcı,yalaka,dönek,yavşak ve gevşek adam varsa dediğini yaparlar.

Ancak geriye iki elin parmakları kadar kişi ya kalır,ya kalmaz... Padişah siz ne beklersiniz, bana karşımı geliyorsunuz, hiç mi hatırım itibarım yok sizin yanınızda diye hiddetlenir.

Ölümü göze alan bu yiğit adamlar der ki :"PADİŞAHIM HATIR İÇİN B..K YENMEZ" deyince hemen Hasan Paşa gizlendiği yerden çıkar ve der ki;

İşte, Padişahım senin ve devletin gerçek sadık adamları bunlar der... Hasan Paşanın bu operasyonunun, Osmanlının ömrünü kırk yıl uzattığı da söylenmektedir.

Eskiden münafıklar bu gün ise yağcılar,yalakalar,yavşaklar,dalkavuklar ve dönekler tarihin her devrinde olmuş ve bundan sonra da hep olacaktır.

Bunlar her devrin adamı olup, insanlığın yüz karası pis yaratıklardır.Önemli olan bu karaktersiz ve aşağılık dalkavukları çok iyi tanıyıp,hiç değer vermemektir.

Allah devleti idare eden bütün yöneticilere her yönüyle görevinin ehli,liyakatli, dürüst,karakterli ve vicdanlı, gelenin keyfi için geçmişe sövmeyen,onun bunun hatırı için B..K YEMEYECEK yardımcılar ve memurlar nasip etsin.