Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, medya mensuplarıyla iftar programında bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanlığı yemekhanesinde düzenlenen iftar programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ramazan ayının iyiliğe, güzelliğe, bolluk ve berekete vesile olmasını diledi.
Ramazanın bir ibadet mevsimi olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Varoluşumuzu değerli ve anlamlı kılan ibadetlerimizin önemli bir kısmı, bu aya mahsus olarak emredilmiştir. Ayrıca Oruçlarımız, zekâtlarımız, fitrelerimiz, namazlarımız, sadakalarımız ve tüm iyiliklerimizle bu ay, ruhumuzu dirilten ve kulluk bilincimizi güçlendiren bir bereket iklimidir.” dedi.
Başkan Erbaş, Ramazan ayının müminlere yiyip içtiklerinden, konuşup yazdıklarına, beşeri ihtiyaçlardan sosyal ilişkilere kadar bütün hayatı Allah’a kulluk ve sorumluluk ekseninde sürdürme iradesi kazandırdığını söyledi.
Ramazanın bir Kur’an mektebi olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, “Bizlere her türlü iyiliğin ve güzelliğin yollarını öğreten ve insanlığın ufkunu aydınlatan Kur’an’ı Kerim, bu ayda nazil olmuştur. Kur’an, bize kim olduğumuzu, dünyaya niçin geldiğimizi, buradaki sorumluluklarımızı ve nereye gideceğimizi öğreten bir hayat rehberidir. Getirdiği hakikatler ve ilkelerle bizleri, en doğru olana yöneltir. Rabbimizle, kendimizle ve çevremizle ilişkilerimizde samimiyete, itidale ve doğruluğa davet eder. İyiliğin, güzelliğin, merhametin, yardımlaşmanın ve bir arada yaşamanın yollarını öğretir.” diye konuştu.
“Toplumumuzu sahih bilgi ile aydınlatma konusunda daha yoğun çalışmalar yapıyoruz”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak insanları Kur’an ve sünnetin rehberliğiyle buluşturmak için Kur’an ayı Ramazan’ı önemli bir imkan olarak gördüklerini belirterek şöyle devam etti:
“Duyguların daha yoğun, zihinlerin daha berrak, gönüllerin daha hassas olduğu bu mevsimi, kendimizle yüzleşmek, Rabbimize yönelmek ve kitabımıza sarılmak için yeni bir fırsat olarak görüyoruz. İstiyoruz ki bu ayda yüce kitabımızın hayat veren ilkeleriyle ve sevgili Peygamberimizin eşsiz örnekliğiyle daha fazla hemhal olalım. Bunun için başta camilerimiz olmak üzere yazılı, görsel ve dijital yayın imkânlarını kullanarak toplumumuzu sahih bilgi ile aydınlatma konusunda daha yoğun çalışmalar ve etkinlikler yapıyoruz. İki yıldır salgın tedbirleri sebebiyle yaşadığımız mahrumiyetin ardından bu yıl irşat faaliyetlerimizi büyük oranda yüz yüze gerçekleştiriyoruz. Camilerimizde ve Kur'an kurslarımızda mukabeleler, vaazlar, sohbetler ve irşat programları icra ediyoruz. Süreli dini yayınlarımızın yanı sıra görsel, işitsel ve dijital medya organlarında çeşitli programlar ve etkinlikler yapıyoruz. Bu meyanda Diyanet TV, Diyanet Radyo, Diyanet Kur’an Radyo ve Diyanet Risalet Radyolarımızı birer eğitim aracı, birer mektep olarak değerlendiriyoruz.”
“Medya araçlarından mümkün olduğu ölçüde istifade etmeye çalışıyoruz”
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak toplumun her kesimine ulaşma hususunda medyanın işlevini ve gücünü önemsediklerini ifade ederek, “Esasen medya, bir taraftan hayata projeksiyon tutma imkânına sahipken, diğer taraftan da bir toplumsal bilinç inşa etme ve kitleleri etkileme potansiyelini haizdir. Bu bakımdan milletimizi doğru bilgiyle buluşturma gayesi taşıyan irşat faaliyetlerimizin duyurulması, tanıtılması ve insanımıza ulaştırılması noktasında medya araçlarından mümkün olduğu ölçüde istifade etmeye çalışıyoruz. Bu hususta bizlere destek olan ulusal ve yerel medya mensuplarımıza sizlerin aracılığıyla teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.
“Medyanın iyilikleri, güzellikleri yaygınlaştıracak yayınlar yapması en büyük arzumuzdur”
Toplumu bir arada tutan değerlerin korunması ve millet varlığını tehdit eden kötülüklerin bertaraf edilmesi için çalışmanın milletin her bir ferdinin ortak sorumluluğu olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, “İyiliğin yaygınlaşması ve kötülüğün ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunmak, tarihimizin ve medeniyetimizin bizlere yüklediği onurlu bir görevdir. Dolayısıyla elinde medya imkânı bulunan veya bu alanda aktif görev üstlenen herkesin bu bilinçle hareket etmesi ve topluma fayda sağlayacak, değer katacak ve umut verecek, kötülükleri ortadan kaldıracak, iyilikleri, güzellikleri yaygınlaştıracak yayınlar yapması en büyük arzumuzdur.” ifadelerini kullandı.
“İnanç, ibadet, ahlak gibi alanları ilgilendiren yayınlara özel bir hassasiyet gösterilmeli”
Başkan Erbaş, medyanın duruşunun daima iyilikten ve güzellikten yana olması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Dilimiz ve üslubumuz, yapıcı, birleştirici, kuşatıcı ve barışçı bir nitelik taşımalıdır. Bilhassa çocuk, genç, aile gibi hususları ve inanç, ibadet, ahlak gibi alanları ilgilendiren yayınlara özel bir hassasiyet göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Zira bu konuda yapılacak hatalar, insanların zihin ve gönül dünyalarında derin yaralar açmakta; toplumun huzurunu, selametini ve geleceğini tehdit eden sorunlara zemin hazırlamaktadır. Özellikle dini alanda yapılan faaliyetlerde sahih bilginin, doğru yöntemin ve nazik üslubun önemi izahtan varestedir. Bu noktada gerek İslam’ın ilkeleri ve ölçüleriyle alakalı gerekse Başkanlığımızın faaliyet ve hizmetleriyle ilgili bilgi almak için bize her zaman ulaşabileceğinizi vurgulamak isterim.”
“Başkanlığımız, özellikle sosyal yardım alanında hizmet yelpazesini ülkemiz sınırlarını aşan bir boyuta taşımıştır”
“Diyanet İşleri Başkanlığımızın varlık sebebi ve anayasal görevi, İslam’ın evrensel mesajları, ilkeleri ve ölçüleri hususunda toplumu aydınlatmak ve insanımıza rehberlik etmektir.” Diyen Başkan Erbaş şöyle konuştu:
“Bugün Başkanlığımız, özellikle sosyal yardım alanında hizmet yelpazesini ülkemiz sınırlarını aşan bir boyuta taşımıştır. Başta gönül coğrafyamız olmak üzere dünyanın her yerine milletimizin yardım elini ulaştırarak insanlığın vicdanı olmaya gayret etmektedir. İyiliği yeryüzüne egemen kılma ülküsüyle yola çıkan Türkiye Diyanet Vakfımızla birlikte “Kardeşliğimiz Zekâtla Bereketlensin Beklenen Sensin” temasıyla bir proje yürütüyoruz. Duası ve umudu Türkiye olan kardeşlerimizle kucaklaşıp gönül köprüleri kuruyoruz. Milletimizin desteği ve hamiyetperverliğiyle bu yıl Ramazan ayı boyunca yurt içinde 81 il ve tüm ilçelerde, yurt dışında ise 83 ülke 273 bölgede Ramazan’ın manevi iklimini yaşatmanın gayreti içerisindeyiz. Alışveriş kartından kumanyaya, gıda paketinden kıyafete, su kuyusundan sığınma evine varıncaya kadar birçok alanda ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatıyoruz. Bu çalışmalarımız artarak devam edecektir. Milletimizin şefkat ve merhamet elini, büyük bir sorumluluk, hassasiyet ve şeffaflıkla, yurt içi ve yurt dışında ihtiyacı olan insanlara buluşturmaya devam edeceğiz.”
Konuşmasının ardından basın mensuplarının ilişkin sorularını cevapladı.
"ALO 190 Fetva Hattı'na ramazanda günde 10 bin soru yöneltiliyor"
Sosyal medyada, dini konularla ilgili hatalı görüş belirtilmesinin önlenmesiyle ilgili neler yapıldığına ilişkin soru üzerine Başkan Erbaş, bu tür konuların Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'ndaki çeşitli komisyonlarda değerlendirildiğini ve doğru bilginin kamuoyuyla paylaşıldığını söyledi.
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının ülke ve millet için bir avantaj olduğunu belirterek, "Dün, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanımız ile konuşurken, çok sevindirici bir bilgi verdi bana. 'Hocam, Ramazan öncesi her gün 2 bin 500 soru sorulurken, Ramazanda günde 10 bin soru geliyor bize.' dedi. Bu müthiş bir rakam. Bu, milletimizin Diyanet İşleri Başkanlığına teveccühünün ne kadar yüksek olduğunu gösterir." dedi.
"Türkiye'nin hac kontenjanını Suudi Arabistan açıklayacak"
Bu yılki hac için Türkiye'ye ne kadar kontenjan ayrılacağıyla ilgili soruyu yanıtlayan Başkan Erbaş, Suudi Arabistan'ın bu yıl hac ibadeti için ülke içinden ve dışından toplam bir milyon ziyaretçiyi kabul edeceğini, ancak detaylarının gelecek haftalarda açıklanacağını duyurduğunu hatırlattı.
Başkan Erbaş, Türkiye'nin hac kontenjanını Suudi Arabistan'ın açıklayacağını belirterek, "Daha önce, en son hacca götürdüğümüz miktarın hiç olmazsa yarısı olur diye tahmin ediyorum ama bu benim umudum, arzum. Net rakamı Suudi Arabistan açıklayacak." diye konuştu.
"65 yaşını geçmiş olanlar bu yıl hacca gidemeyecek"
İki yıldır hac için bekleyenlerin bulunduğunun hatırlatılması ve bu yıl kura yönteminin nasıl yapılcağına ilişkin soruya karşılık Başkan Erbaş, şunları söyledi:
"2020'de hacca götüreceğimiz vatandaşlarımızın kuralarını çekmiştik. O kurada 84 bin vatandaşımızın kurasını çektik. Yani hazır bekleyen şu anda 84 bin kardeşimiz var. Bu 84 binden ilk 30 bini ya da 40 bini hacca gönderme imkanı bulmuş olacağız. Yalnız şöyle bir şey var, 65 yaşını geçmiş olanlar bu yıl hacca gidemeyecekler. Böyle bir üzüntülü karar var maalesef. Suudi Arabistan'ın almış olduğu kararda, bir milyon hacı alınacak ama Kovid-19 nedeniyle bir milyonun içinde 65 yaşını geçenler olmayacak."
"Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulunun toplantısında umre ücretini netleştireceğiz"
Umre ziyaretlerine ilişkin Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er Rabia ile üç hafta önce görüştüklerini hatırlatan Başkan Erbaş, Rabia'ya Türkiye'de Kovid-19 vaka sayılarının çok düştüğünü ve umreye gitmek isteyen vatandaşların bulunduğunu söylediğini aktardı.
Başkan Erbaş, isteyenlerin bundan sonra umreye gidebileceğini belirterek, "Diyanet İşleri Başkanlığı olarak umre turlarını Ramazan sonrası için planlamaya başladık. Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulunun yapacağı toplantıda, umre ücretini netleştireceğiz. Umrede yaş sınırı yok." dedi.
“Bizim inancımıza göre hayvanlara şiddet göstermek yasaklanmıştır”
Sokak hayvanlarına yönelik şiddetle ilgili soru üzerine de Başkan Erbaş, "Bizim inancımıza göre hayvanlara şiddet göstermek yasaklanmıştır. Hayvanlara merhamet göstermek gerekiyor. İslam dini merhamet dinidir. Canlıya merhamet göstermek gerekiyor. ‘Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü’ Yunus Emre’nin bu felsefesi, bizim inancımızın özünden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla değil Ramazan ayında, değil iftar vaktinde her zaman hayvanlara, canlılara şiddet göstermenin çok yanlış olduğunu ve bununla ısrarla mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum.” açıklamasında bulundu.
“Milletimiz 4-6 yaş Kur'an kurslarına sahip çıkıyor”
Başkan Erbaş, 4-6 yaş Kur’an kursları ve onun üzerinden meydana gelen tartışmalarla ilgili soruya da şöyle cevap verdi:
“Milletimizin 4-6 yaş Kur'an kurslarına büyük oranda sahip çıktığını düşünüyorum. Biz alandayız, şehirlerdeyiz öyle büyük bir benimseme, sahip çıkma var ki… Çünkü biz o 4-6 yaş gruplarındaki çocuklarımıza eğlendirerek, oynatarak öğretmeyi tercih ediyoruz. Sevgi nedir, saygı nedir, sadakat nedir, dürüstlük nedir? Yalan söylemenin kötülüğü nedir? Anneye, babaya, büyüklere karşı saygı, devlet, bayrak bütün bu değerleri, evrensel değerleri öğretiyoruz. Bunun yanında Allah, Peygamber sevgisini öğretiyoruz. Kur’an-ı Kerim’in harflerini öğretiyoruz. Bazen öyle oluyor ki 5-6 yaşındaki çocuk Kur’an-ı Kerim okumasını da öğrenebiliyor. Hiç zorlamadım bunu yapıyoruz. Bir 4-6 yaş sınıfımızı ziyaret etseniz de oradaki çocukların neşesini, coşkusunu görseniz. Buna tepki gösterenler ya da karşı çıkanlar belki tanımadıkları için, belki görmedikleri, bilmedikleri için karşı çıkmış olabilirler.”