Yıllarca siyasetin
içerisinde önemli devlet adamlarının yanlarında, sofralarında ve sohbetlerinde bulunduk.
Devlet ve siyaset
adamı tariflerinin şu şekilde olduğunu gördük: "Kendini ulusuna hizmet etmeye adayan siyasetçiye devlet adamı denir. Ulusun kendisine hizmet etmesi gerektiğini düşünen devlet adamına ise siyasetçi..."
Vakıa bu ya,
"Keçecizade Fuat Paşa, bir Ramazan daveti yapmıştı. Vükelâdan başka devrin ricali de iftar sofrasında yer almıştı. Devrin şairlerinden Ayıntaplı Hasırcızade Sadi Efendi de davetliler arasında idi. Bir aralık Hasırcızade Fuat Paşa'nın parmağındaki yüzüğü göstererek sordu:
Paşam affedersiniz amma merak ettim, yüzüğünüzün taşı ne cins?
Elmas!
Size yılda kaç para kazandırır?
Hiç!
Bir para bile kazandırmaz.
Benim ecdat yadigarı bir çift taşım var. Yılda tam elli altın kazandırır.
Nasıl bir taş bu?
“Değirmen taşı !” Demiş.
Unutulmaması gereken husus şudur:
Allah adildir ve onun değirmeni hep doğru ve sıradan öğütür. Asla zengin fukara ayırımı yapmaz.
Tıpkı,Devlet veya siyaset adamı ayırımı yapmadığı gibi...
Siyaset adamının devranı kısadır.
Ancak ; Gök kubbede hoş bir seda bırakacak olan devlet adamının ismi milletin sinesinde toplumun vicdanında ebediyen yaşayacaktır.
Bir türkünün sözleri şòyledir:
"Ezrailin gelir kendi, ne ağa der ne efendi
Sayılı günler tükendi yolun sonu görünüyor
Geçtim dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden
Bak feleğin çemberinden yolun sonu görünüyor."
Nasılsa er veya geç yolun sonu gelecektir.
O halde toplumun veya milletin ali menfaatlerini hep yukarıda tutup gözetmek gerek!
Bizim çok sayıda devlet adamına ihtiyacımız var.
Güzel, sağlıklı, huzurlu ve aydınlık dolu bir gün olsun