CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal, İçişleri Bakanlığı tarafından avukat beyanlarının ifade tutanağında yer verilmemesine ilişkin 81 İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilen 13.06.2022 tarihli talimat yazısının geri çekilmesi talebiyle İçişleri Bakanlığı’na başvurdu.
Tanal, başvuru dilekçesinde, avukat beyanlarının ifade tutanağında yer verilmemesine ilişkin talimatın hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU’NUN TAVSİYE KARARI
Tanal dilekçesinde, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun savunma hakkının etkili bir şekilde kullanabilmesini sağlamak amacıyla kolluk birimlerinde alınan ifadelerle, avukat beyanlarına da ifade tutanağında yer verilmesine ilişkin yapılan başvurunun kabulüne ve gerekli tedbirlerin alınması hususunda İçişleri Bakanlığı’na tavsiyede bulunulmasına ilişkin karar verdiğini hatırlattı.
Ancak Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bu kararına karşın İçişleri Bakanlığı’nın, avukat beyanlarına ifade tutanağında yer verilmemesi, uygulamanın bu doğrultuda yapılması için 81 il emniyet müdürlüğüne yazı gönderdiğine dilekçesinde dikkat çeken Tanal, söz konusu talimat yazısı ile savunma hakkının açıkça ihlal edildiğinin altını çizdi.
Söz konusu talimatın yerine getirilmesinin avukatların görevini yapmasının engellenmesi anlamına geldiğini vurgulayan Tanal, Bu tutumla avukatlık mesleği itibarsızlaştırıldığını, bu durumun anayasaya, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtti.
SAVUNMA HAKKI VURGUSU
Dilekçesinde savunma hakkının önemine işaret eden Tanal, kişinin soruşturma veya kovuşturma aşamasında hakkında alınan kararların usulüne uygun olarak alınıp alınmadığı konusunda adeta bir denetçi olan savunma makamının temsilcisi avukatlara ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
Suçsuz bir kimsenin cezalandırılmaması yahut verilen kararların usulüne uygun bir şekilde verilmesi adına avukatların yapmış oldukları görevin oldukça hassas ve kutsal olduğunu kaydeden Tanal, “İfade veya sorguya şüphelinin yanında olma ve hukuki yardımda bulunmak amacıyla katılan müdafinin yetki ve sorumluluğu sadece bu süreçlerde şüpheli veya sanığın haklarının korunup korunmadığına müdahale etmek değildir. Avukatlar aynı zamanda şüpheli veya sanığa hukuki yardımda bulunurlar, şüpheli veya sanığın zor durumda bırakacak durumlara karşı koruma sağlar ve gerekli önlemleri alırlar” değerlendirmesini yaptı.
Tanal dilekçesinde, avukatların şüpheli veya sanığın ifade hürriyeti ile maddi hakikate ulaşılmasını engellemeden ifade ve sorguda aktif rol oynadığının altını çizdi. Müdafinin ifade ve sorguda bulunmasının amacının, bir gözlemci sıfatıyla nezarette bulunmak değil, şüpheli veya sanığın haklarını korumak amacıyla hukuki yardımda bulun olduğunu vurguladı.
Avukatın aktif şekilde şüpheliye veya sanığa hukuki yardımda bulunma yetkisinin, sözlü veya yazılı olarak şüpheliyi ve sanığı savunma, hukuka aykırılıkları bildirme, tespit etme ve ettirme, hukuki ve fiili sebepleri ortaya koyma, neden tutuklanma veya adli kontrole tabi tutulma talebinin veya suç isnadının yanlış veya yersiz olduğunu açıklamayı da kapsadığını anlatan Tanal, “Zira müdafiiden asıl beklenen temsil ettiği kişinin savunma hakkını kullanmak ve kişi hürriyeti ve güvenliği ile dürüst yargılanma haklarının korunmasını sağlamaktır” ifadelerini kullandı.
AVUKATLAR ENGELLENMEMELİ
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller” başlıklı 148. Maddesinin 4. Fıkrasının “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz” şeklinde düzenlendiğini anımsatan Tanal, şöyle devam etti. “Görüldüğü üzere ifadenin hükme esas olması, ifade alınması esnasında kişinin haklarını koruyacak, hukuki yardımda bulunacak, temsile ettiği kişi adına savunma hakkını yerine getirecek müdafinin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla avukatların bağımsız savunma yapabilmesi sağlanmalı, avukatlık mesleğini icra etmesi engellenmemelidir.”
CHP’li vekil Mahmut Tanal, dilekçesinin devamında şunları kaydetti: “Savunma hakkının kutsallığı ve temel hakların başında yer alması nedeniyle bu hakkı kişiler adına kullanacak avukatların tam anlamıyla bağımsız olması gerekmektedir. Bağımsızlık, avukatların görevi esnasında doğrudan doğruya ya da dolaylı bir kısıtlama, baskı ya da müdahale görmemesi, bağımsızlığının garanti altına alınması ve korunmasıdır.
Avukatların görevini yapmasının engellenmesi, savunma hakkının ihlali anlamına gelir. Savunma hakkı ihlal edilirse, ceza muhakemesi amacına ulaşamaz. Savunma hakkından yoksun bırakılan, tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanmayan kişinin, bir hukuk devleti içinde temel haklara sahip olduğunu söylemek imkânsızdır.”
YARGIYA TALİMAT VERİLMESİ ANLAMINA GELİR
İfade alma ve tüm süreçte yer alan emniyet mensuplarının, söz konusu süreçlerde adli kolluk olarak görev yaptığını dilekçesinde dile getiren Tanal, “Bundandır ki kolluk kuvvetleri ifade alma ve tüm süreci Adalet Bakanlığı namına yürütmektedir. Kolluk kuvvetlerinin ifade alması yargısal bir faaliyettir. İçişleri Bakanlığı’nın yargısal bir faaliyete dair kolluğa emir ve talimat vermesi kuvvetler ayrılığı ilkesinin denge fren mekanizması olan yargıya emir ve talimat verilmesi anlamına gelmektedir. Bakanlığınızın tarafından yargısal faaliyet olan kolluğun ifade almasına ilişkin talimat verilmesi yargısal faaliyete müdahale etmektir. Bu durum yürütmenin yargısal faaliyete tavsiyede bulunması anlamına gelir ve Anayasamıza aykırıdır. Dolayısıyla Bakanlığınız tarafından 81 İl Emniyet Müdürlüğü’ne ifade tutanaklarında avukat beyanlarına yer verilmemesine ilişkin 31311769.1001.4320. (63210) sayılı yazının geri çekilmesi gerekmektedir” dedi.