Seneden seneye gelirdik ailece Türkiye’ye.
Son 3 yıl içinde yılda 4-5 kez gelmeye başlamıştım.
Ta ki geçen yıl Ağustos ayında Samsun’a yerleşmeye karar verene kadar.
İlk defa gelmiştim Samsun’a. Çok beğendim. Ve Eylül’de Almanya’ya dönüp, pılımı pırtımı toplayıp, 16 Aralık’ta Türkiye’ye doğru yola çıktım.
Bir kaç ay memleketim Sinop, Ayancık’ta yaşadıktan sonra 28.07.2019 tarihinde Samsun’daki evime taşındım.
Herkes sordu: Nasıl radikal bir karar aldın da doğup büyüdüğün yerleri böyle terkettin?
Dedim :
“Vatan Sevdası. Ayrıca hiçbiryeri terkettiğim yok. İşim, evim, Almanya’da duruyor. Sıkılırsam dönerim Almanya’ya.”
Şu 11 ay içinde neler gördüm, neler yaşadım şu memlekette tarif bile edemem.
Almanya’da yaşadığım 33 yılda görmediğim şeyleri gördüm ben bu memlekette.
Bana olağanüstü gelen şeyler, ama Türkiye’de yaşayan insanımızın alışık olduğu ve gayet tabii gördüğü şeyler.
Ben şunu bilir , şunu söylerim, bu memleketin sorunu hükumet falan değil, bu memleketin sorunu insanımız!
Bizim insanımız sorun!…
Bizim insanımız sıkıntı!…
Herkes sadece ve sadece her zaman, her yerde kendi çıkarının derdinde.
Kul hakkı diye birşey yok bu memlekette.
Herkes herkesin sırtından en kolay şekilde çıkar elde etme derdinde.
Herkes bir başkasına çok kolay yalan söylüyor, hem de her konuda. Herkes her konu hakkında bilgi sahibiymiş konunun uzmanıymiş gibi her yerde çok rahat konuşuyor.
Dostluklar dahi çıkar üzerine kurulmuş burada. Ele geçirilen fırsatlar şuursuzca değerlendirilmekte.
Ne vefa var ne vicdan. Insanlar yüzleri kızarmadan yalan konuşuyorlar. Yalanların üstünü örtbas ediyorlar.
Varlıklı olan doymuyor, yokluk çeken ise kendi başarısızlığını hükümete yüklüyor!
Dua ederek bu yokluktan kurtulacağını düşünmeye zorlanıyor.
Hiç kmse kendine karşı dürüst değil!
Kendine karşı dürüst olmayan insan, başkasına karşı nasıl dürüst olabilir ki?…
Türkiye’de yaşayan insanlarımızın bir çoğu Alman’lardan “GAVUR” diye bahseder.
Çok tiksindiğim ve asla kullanmadığım bir kelime. Gavur Allah’ı olmayana denir, başka dîn’den olana bu şekil hitap edilmez!
Evet, Almanların biz Türkler’den öğreneceği bir çok şey vardır mutlaka. Merhamet gibi, samimiyet gibi. Ama bizim insanımızın elin Alman’ından öğrenmesi gereken çok daha fazla şeyler var!…
Bundan emin olabilirsiniz!…
Gavur dedikleri asla kişiye göre fiyat belirlemez, hiç kimseye saygısızlık etmez, hic kimsenin hakkını gasp etmez. Bir yerde sıra varsa, asla sirayi bozmayı ya da hiç kimsenin önüne geçmeyi denemez…
Kendisine verilen görevi en iyi şekilde yerine getirir, hiç kimsenin hakkına girmez, asla fırsatçılık etmez. Her zaman söz verdiği saatte gelir, işini en iyi şekilde yapar ve gider.
Asla arabadan yola çöp atmaz. Asla Pazar günü piknik yapmak için gittiği yerde artıklarını sağa sola öylece bırakmaz, asla herhangi bir plajda çöp bırakmaz, tüm atıklarını düzenli şekilde toplar, ağzını kapatır, bağlar ve mutlaka bir çöp kutusuna atar.
Dışarıda köpek gezdireceği zaman mutlaka yanına plastik eldiven ve kaka toplama poşeti alır ki, köpek yürüyüş sırasında yolda kaka yaparsa, poşetle o kafayı yerden şuur, ağzını bağlar ve çöpe atar…
Otoyolda sen bana niye yol vermedin, neden önüme geçtin gibi saçma sebeplerden dolayı hiç kimsenin önüne geçmez, hiç kimseyle kavga etmez, arabasında beyzbol sopası taşımaz.
Bu memleketre en iyi hastaneler, en iyi şirketler de kurulsa bizim insanımız insan olmadıktan sonra bu memleket hiçbir yere varamaz.
Birinci kalite hastane yapılır, doktor vaktinde odasında olmaz, temizlikçi temizliği düzgün yapmaz, hemşirelerin elinden telefon düşmez, hastalar desen herkes herkesin sırasını kapma derdinde.
Hiç kimsenin kurallara uyduğu yok.
Cezalar caydırıcı değil diye sitem ederler, suçluya ceza verildiğinde hükümete küfür ederler.
Katil müebbet yer, katilin ailesi hükümet’e söver, katil serbest kalır, bu sefer öldürülen’in ailesi hükümet’e söver.
Hakimler, savcılar kime göre adil belli değil, herkesin adalet anlayışı bir garip bu memlekete.
Bizim insanımız insan olmayı başaramadığı sürece yer yüzünün en iyi yöneticisi de geçse bu devletin başına, biz bir arpa tanesi kadar yol alamayız.
Çünkü önce zihniyet değişmeli, önce ahlak anlayışı ve vicdan değişmeli, önce iyi insan olmalı insanlar… “