Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara'da DSİ Toplantı Salonu’nda yapılan 2023 Yılı Tarımsal Üretici Temsilcileri İstişare Toplantısı’na katıldı.
2023 Yılı Tarımsal Üretici Temsilcileri İstişare Toplantısı’na Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Bakan Yardımcıları Ahmet Bağcı ve Ahmet Gümen ile tarımsal üretici temsilcileri katıldı.
Sektörün tüm paydaşlarının görüş bildirdiği toplantı da Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sektörün önemli konularını gündeme taşıdı.
“Ciddi bir gıda milliyetçiliği yaşanıyor”
Bayraktar, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın da ifade ettiği gibi tarım sektörü stratejik bir sektördür, pandemi ve iklim krizinde bunu gördük. Ciddi bir gıda milliyetçiliği yaşanıyor. Bazı ülkeler önemli ürünlerini stoklamaya devam ediyor. Özellikle yeterlilik oranları düşük olan ürünlerde stratejik ürünlerde kendimize yeterli hale gelmemiz lazım. Üretim projeksiyonlarını buna göre yapmamız gerekiyor. Dünyada böyle bir gıda krizi bekleniyor. Biz de Akdeniz havzasındayız ve kuraklıktan biz de etkilenmeye devam edeceğiz. Paranız olsa dahi gıda alamayacağımız günler gelecek” dedi. Bayraktar’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar ise şöyle;
“Çiftçilerimiz çok yüksek maliyetlerle üretim yapıyor”
“Ülkemizde 2001 yılından beri tarım envanteri sayımı yapılmadı”
“Sağlıklı tarım politikalarının geliştirilebilmesi, planlama yapmak için üretim projeksiyonlarının ortaya konması için bir tarım envanterine ihtiyacımız var. Biz 755 Ziraat Odamızla böyle bir çalışmaya katkı sağlamak için hazırız.
Tarım sayımı en son 2001 yılında yapıldı. FAO bizden bunu 10 yılda bir istiyor. Fakat 2001 yılından beri de bunu yapamadık.
Çiftçilerimizin çok yüksek maliyetlerle üretim yaptığını kabul etmemiz lazım. Bizler dışa bağlı üretim yapıyoruz. Tabii girdi maliyetleri de fevkalade artıyor. Dışa bağımlı üretim üreticilerimize ciddi manada bir maliyet yüklüyor. Çiftçilerimiz borçlanarak üretim yapıyor. Mayıs ayında 407 milyar olan çiftçilerimizin borcu Haziran rakamlarına baktığımızda 474 milyara kadar çıkıyor. Bu tabii kamu ve diğer bankalara olan borçlardır. Çiftçimiz yüksek faizlerle borçlanıyor. Bu da ciddi manada bir maliyet getiriyor. Çiftçilerimiz para kazanırsa borçlanması çok büyük bir sorun arz etmez. Para kazanamadığı noktada aşırı borçlanması sorundur, buna dikkat çekmek isterim.
İklim değişikliğinin getirdiği çok büyük bir maliyet var. Yapısal sorunların getirdiği çok büyük bir maliyet var. İşletmelerimiz küçük, 61 dekar. 1 parsel olsa biz buna razıyız. 10 parselin üzerinde.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin gündeme getirdiği bir konuydu çok şükür. Bizim de talebimizle değişti. Ama çok geç kaldık. 1929 yılından beri arazileri parçalaya parçalaya maalesef devam ediyoruz. Arazi toplulaştırması için Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları çok önemsiyoruz.”
“Muhakkak suretle sulama randımanını attırmamız lazım”
Sulamayı önemli bir yapısal sorun olarak görüyoruz. Sulama alanlarının yüzde 48 randımanlı olması kabul edilebilir değil. Muhakkak suretle sulama randımanını attırmamız lazım. Suyu kaynağından üreticiye ulaştırıncaya kadar kayıplar veriyoruz. Barajların bitirilmesi, sulamanın kapalı olması ve rehabilite edilmesi önemlidir.
Bir de çok önemli gördüğüm bir şeyi söyleyeyim. Basınçlı sulama halen yüzde 32’de. Üreticimiz muhakkak basınçlı sulamayla buluşturmamız lazım. Yüzeysel sulama yani vahşi sulamadan kaçmamız lazım.
Son olarak sürdürülebilir üretim en düşük maliyetli üretimdir. Sürdürülebilir üretim noktasında olmamız lazım. Onun için zaman zaman üzülerek ifade ediyorum. Enflasyonu önleme adına veya tedbir alma adına üretici fiyatlarının baskılanması orta ve uzun vadede enflasyona olumlu katkı yapmadığı gibi hem üreticiyi hem tüketiciyi hem ekonomiyi fevkalade olumsuz etkiliyor.
Örnek vermem gerekirse zaman zaman süt sektöründe bunu yaşıyoruz. 3-5 yılda bir milyonlarca hayvanımızı kesiyoruz. Milyonlarca hayvanı dışarıdan yüksek maliyetlerle getiriyoruz. İçeride arz talep dengesini bozduğumuz için fiyatlar yükseliyor. Bundan üretici de tüketici de ekonomide zarar görüyor.
Yine besi hayvancılığında da ahırları boşaltıyoruz, dışarıdan getiriyoruz.
Üreticimiz de tüketicimizde çok olumsuz etkileniyor. Bir de son olarak şunu söyleyeyim. Özellikle hasat dönemindeki yapılan ithalatlar üretime fevkalade zarar veriyor, sürdürülebilir üretimi maalesef engelliyor. Bu manada sürdürülebilir üretim en düşük maliyetli üretimdir.”
“Mısıra destek verilmesi gerekiyor”
“Yapısal sorunlar belli, bunları belirttik ama önemli bir konu var mısır, mısır, mısır… Üreticilerimizden ciddi bir şekilde hem bizlere hem de siyasilere baskı var. Mısır fiyatının revize edilmesini istiyorlar. Mısıra muhakkak destek verilmesi gerekiyor. Bu konuda bir destek bekliyorum. Bu toplantının hayırlara vesile olmasını diliyorum.”