Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, NTV'deki Özel Röportaj programında eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. "Aşılamada, açılacak sınıfların öğretmenlerinin öncelikli olacağını belirten Bakan Selçuk, "Geçtiğimiz perşembe günü bu öğretmenlerimizin bilgilerini Sağlık Bakanlığıyla paylaştık. Şimdi o planlama süreci işliyor. Okulların tamamına yakını Okulum Temiz Belgesi aldı. Seyreltilmiş eğitimin günlerini belirleme konusunu okula bırakıyoruz. İller düzeyinde de valiler ve il hıfzısıhha kurulları, o ilin durumuna göre spesifik olarak karar verebilecekler" diye konuştu.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, NTV'deki Özel Röportaj programına konuk oldu. Selçuk, eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. "Okulların yüz yüze eğitime başlama takvimine neye bakılarak karar verildi?" sorusu üzerine Selçuk, dünyadaki durumu takip ettiklerini belirterek UNESCO tarafından hazırlanan, okulların kapalı, tatil olan, tamamen ve kısmen açık olduğu ülkelerin yer aldığı harita üzerinden örnek verdi. Buna göre dünyadaki ülkelerin yüzde 80'inde okulların açık ya da kısmen açık olduğunu aktaran Selçuk, "Dünyada aşılama konusunda Türkiye'den hızlı bir seyir yok, aksine Türkiye'de hızlı bir seyir var. Diyelim ki Fransa, Hollanda 8 Şubat'ta açacak. 'Okulları açarken öğretmenlerimiz aşılandı mı, aşılandıysa açalım.' diye açmıyorlar. Aşılama bir süreç, okulların açılması ikinci bir süreç. Elbette bu ikisini birleştirmekle ilgili temenniler, beklentiler var. Zaten o yüzden açılacak sınıfların öğretmenlerini öncelikle şubat ayı sonuna kadar aşılama planlaması yapalım diye konuştuk. Açılacak sınıfların öğretmenleri öncelikli olacak. Geçtiğimiz perşembe günü bu öğretmenlerimizin bilgilerini Sağlık Bakanlığıyla paylaştık. Şimdi o planlama süreci işliyor. Daha sonra da standart prosedür hayata geçecek." diye konuştu. Bakan Selçuk, sağlık çalışanları ve yaşlılardan sonra ikinci grupta öncelikli olarak öğretmenlerin de olduğunu anımsatarak aşılamanın önceki karara uygun bir şekilde sürdüğünü söyledi. Okuldaki diğer çalışanların aşılanması sürecine ilişkin soru üzerine Selçuk, okulla irtibatı olan herkesin bilgilerinin sınıflar, ilçeler ve iller seviyesinde mobil uygulama üzerinden kayıtlı olduğunu, bunların ailelerinin de mobil uygulamaya dâhil edildiğini, aşılama sürecinin de her biriyle ilgili olarak sürdürüleceğini anlattı. "Biz kontrollü gitmeyi tercih ettik" 2 hafta olan ara tatili 3 haftaya uzattıklarını hatırlatan Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Salgının seyrine bakarak Bilim Kurulundan çıkan tavsiyeler, dünyadaki raporlar ki UNESCO'nun, Dünya Sağlık Örgütü'nün raporları var, bütün büyük ülkelerin tamamını, bize benzeyen ülkelerin tamamını, OECD'deki ülkelerin tamamını günlük ve haftalık olarak takip ediyoruz. Onlar neye göre açıyorlar? Biz kontrollü gitmeyi tercih ettik. Daha önce sürekli açık tutan, özellikle 10 yaş altı konusunda bütün dünyada bir mutabakat var. Bilimsel makaleler konusunda da bir takipteyiz ve bir ekibimiz sürekli dünyadaki araştırmaları, uygulamaları takip ediyor. Özellikle 10 yaş altını, ülkelerin tamamına yakını kapatmadılar. Bunun nedeni de yine bu raporlarda belirtildiği şekilde, 10 yaş altına bulaşma ve bulaştırma riskinin düşüklüğü kanıt olarak gösteriliyor. Bu sayılar ortaya çıktıktan sonra da bunun kısmen açılabileceği ama tamamen açılamayacağı konusunda bir istişare oluştu. O kadar yoğunluğun risk oluşturacağı konusunda bir görüş birliği oluştu. O yüzden en başta sadece ilkokullar ve köy okulları, dedik; tüm sınıfları açmayalım, dedik. Bunların tamamı açılırsa risk oluşabilir diye bir görüş ortaya çıktı. Bu yüzden de açmadık." Bakan Selçuk, uzaktan eğitimin öğrenciler için sadece akademik kayıp meselesi olmadığına işaret ederek öncelikle fiziksel sağlıktan söz ettiklerini ama çocukların gelişiminde rehberlik, psikososyal faktörler, sosyal-duygusal beceriler, arkadaşlık ilişkileri ve sosyalleşme açısından okulun son derece önemli olduğunu vurguladı. Kayıpları sadece kazanımlarla ilgili görmemek gerektiğini dile getiren Selçuk, öncelikli kaybın ruh sağlığı, davranışlar, motivasyon, okula aidiyet hissetmek ve bu aidiyeti kaybetmekle ilgili olduğunu söyledi. "Okulların tamamına yakını Okulum Temiz Belgesi aldı" Türk Standartlar Enstitüsü ve Sanayi Bakanlığıyla okullarda hijyenin sağlanmasıyla ilgili standartlar kitabı çıkardıklarını aktaran Selçuk, bu konuda yürütülen çalışmalarla ilgili şu bilgileri paylaştı: "Öğretmen odası, bahçe, tuvalet, sınıf nasıl olmalı? Hepsinin standartları var ve bunlar belirli. Yaklaşık 3 bin civarında ekip, bütün okulların bu standardını risk analizleriyle beraber incelemeye tabi tuttu. Dezenfektan, sabun ve diğer temizlik malzemeleri konusunda büyük bir yığınak yaptık. Bütün il müdürlerimize açık çek verdik. 'Herhangi bir okulumuzda bir tek küçük eksik bile olsa derhal şu bağlantıyla bunu sağlayabilirsiniz.' Böyle bir garanti de verdik. Okullarımızdaki bu temizlik malzemelerinin varlığı konusu bizim için olmazsa olmaz. Diyelim bir istisna oldu, bir okulda sorun çıktı, sadece bir telefonla bunu halletmemiz mümkün. Okullarımızın tamamına yakınında da TSE standartlarını hayata geçirecek zamanımız oldu. Okulum Temiz Belgesi'nden söz ediyorum. Okulların tamamına yakını bu belgeyi aldı. Geçen ay yüzde 90 civarındaydı. Daha sonra bazıları eksiklerini gidererek tekrar başvurdular. Bu belgenin olması dış denetçiler tarafından sağlanıyor. Okuldaki Kovid-19 grubu, 'Okul standartlara uygun mu?'diye bakıyor ama asıl değerlendirmeyi, risk analizini Okulum Temiz Belgesi veren ekip sağlıyor. Eksikleri olan okullarımız çoktu ama bu süreç bize bunları tamamlama ve bu standartlara uygun okullar oluşturabilme imkânı sağladı. Bu standartları da deneyimleme imkanımız oldu." Millî Eğitim Bakanı Selçuk, derslerin sınıfların dış mekânına taşınmasına ilişkin soru üzerine, havaların soğuk olduğu şehirlerde dış mekânlarda ders yapmanın kolay olmadığını, iç mekânlarda daha geniş olan alanların kullanılabilmesini okul yönetimlerine bıraktıklarını söyledi. "İlin durumuna özgü kapatma ya da daha fazla açma kararı alınabilir" Bakan Ziya Selçuk, "Seyreltilmiş eğitimin günlerini kim belirleyecek?" sorusuna, "Genel bir çerçeve çiziyoruz ve bunu okula bırakıyoruz. İller düzeyinde de seçenek oluşturma şeklinde, yani bir ilde valiler, il hıfzısıhha kurulları o ilin durumuna göre spesifik olarak karar verebilecekler. İlk kovid çıktığında 4 senaryomuz var demiştik. Onlardan biri illerin durumuna göre karar vermek. Çünkü bazı iller var ki birkaç kişinin dışında vaka yok. O yüzden de Cumhurbaşkanımızın başkanlığında yapılan son Kabine Toplantısı'nda iller düzeyinde de valilikler ve il hıfzısıhha kurullarının gözetiminde o ilin durumuna özgü kapatma ya da daha fazla açma biçiminde kararlar alınabilir. Bunları da peyderpey paylaşmış olacağız. Bu öncelikli açılan sınıflarla ilgili, sonraki aşamada tekrar gözden geçirilecek. Elbette bütün sınıfların açılmasını istiyoruz ama bilim insanları 'Burada risk var.' dediğinde 'Olsun, biz devam ediyoruz.' deme hakkımız yok." yanıtını verdi. Özel okullar "Özel okullar şartlarım uygun, öğrencimi 5 gün okula çağırıyorum deme hakkına sahip mi?" sorusuna ilişkin Bakan Selçuk, özel okulların yüksek seviyeli tedbirler aldıklarını ancak bunu sadece okul bağlamında değil, bir şehirde yaşayan topluluk anlamında değerlendirdiklerini; bu yüzden tüm ülke için ortak bir karar aldıklarını dile getirdi. Açılacak sınıflar dışında diğer sınıflar için öngörüsü sorulan Selçuk, "Bununla ilgili de bir çalışma var. Örneğin Avrupa Birliğinin bir takım sayısal tabloları var. 'Son 7 gün içinde 100 bin kişide şunun altında olursa tamamen açılabilir. Şu sayının altında olursa kısmen açılabilir. Şu sayının üstünde olursa tamamen kapatılır.' şeklinde AB'nin aldığı ortak kararlar var. Bizde de bu tür bir çalışma yapılıyor. Bununla ilgili de sonuçlandığında paylaşmış oluruz. Bizdeki durumu da gözeteceğiz. Eğer biz Avrupa ülkelerinin yaptığının aynısını yapsak okulları hemen hemen hiç kapatmamamız gerekiyor. Çünkü orada özellikle 10 yaş altının neredeyse hiç kapatılmadığını görüyoruz ama bizde çoğu zaman kapandı. Biraz kontrollü gitmeye çalışıyoruz. Çünkü bizdeki sosyal hayat, eğlence anlayışı, birtakım toplumsal ritüeller tıpa tıp Avrupa'daki gibi değil; bize özgü olan bazı durumlar var. Bu yüzden de her ülke kendi koşullarını değerlendirmeli. 'Okulları çok kapatıyorsunuz.' diye eleştirenler var. Kendi değerlerimize bakarak karar vermek zorundayız. Elbette açılmasını istiyorum ama veriler bunu gösterdiğinde kontrollü gidelim tercihinde bulunuyoruz." diye konuştu. Bakan Selçuk, yüz yüze eğitimin başlayacağı dönemde okula gitmeyi tercih etmeyen öğrencilerin devamsız sayılmayacağını, derslerini uzaktan takip edebileceklerini bildirdi. Açtıkları 3 televizyon kanalında öğrencilerin ihtiyacı olan derslere ulaşabildiklerini belirten Selçuk; ilkokul, ortaokul ve lise için dünyada 3 kanal kurabilen üç dört ülkeden birinin Türkiye olduğunu, bu süreçte 10 bin ders videosu çektiklerini, günde 3 milyondan fazla ders yaptıklarını kaydetti. EBA destek merkezleri kurduklarını anlatan Selçuk, "Çocuklar bu merkezlerde var olan bilgisayarlarda rahatça çalışıyorlar. Uzaktan eğitimde dünyada bir çok ülkede yüzde 10 civarında bir sorun var. Niye var? Çünkü hiçbir ülke, 'Küresel bir salgın olursa onun için bir dijital eğitim altyapısı kurayım' diye bir önlem almamış. O yüzden bu problem Türkiye'de de var. Bizim ödevimiz çocuklara erişmek, onlara bilgisayar vermek, EBA destek merkezi kurmak ve gezici araçlarla çocuklarla buluşmak. Bizim ödevimiz de bu. EBA'ya erişemeyen öğrencileri sürekli takip ediyoruz." diye konuştu. Telafi için Ulusal Destekleme Programı planlamaları devam ediyor Selçuk, uzaktan eğitimin öğretim tasarımının farklı olduğuna işaret ederek şöyle konuştu: "Öğretmenlere, dijital eğitim için özel bir eğitimler verdik. Bir dersi yüz yüze anlatırsanız 40 dakika sürer ama televizyonda 10 dakikada anlatırsınız. İlk televizyon çekimlerini yaparken öğretmenlerimize, 'Dersi 20 dakikada anlatın.' dedik ama 6 ila 10 dakikada bitirdiklerini gördük. Sonra onlara uzaktan eğitim için eğitim aldırdık. Ondan sonra kamera karşısında yüksek performans göstermeye başladılar. Uzaktan eğitimde öğretmenlerimiz yüksek derecede performans gösterdi çünkü uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimden daha zor, daha meşakkatli ve yorucudur. Velilerle, öğretmenler arasında inanılmaz bir etkileşim oluştu bu süreçte." Bakan Selçuk, uzaktan eğitimde öğretmen, öğrenci ve ailelerin sorunları üzerine bilim insanlarının yaptığı araştırmaları kitaplaştırdıklarını dile getirerek veliler için de özel kitaplar ve destek materyalleri hazırladıklarını kaydetti. Yüz yüze eğitime katılımın bu yıl geçen yıla göre daha yüksek olacağını gözlemlediklerini vurgulayan Selçuk, geçen yıl ilk başlarda yüz yüze eğitime katılım yüzde 30 iken bu oranın daha sonra yüzde 80'lere çıkığını belirtti. Bakan Selçuk, öğrencilerin bu süreçteki kayıplarının tamamlanması için Ulusal Destekleme Programı planlamalarının devam ettiğini bildirdi. Selçuk, 60 yaş üstü ve kronik hastalığı olan öğretmenleri resmî izinli saydıklarını ifade ederek, "Sağlık riski, kronik rahatsızlığı olan öğretmenlerimizi tek tek belirledik ve okula asla davet etmedik ama öğretmenlerimiz 'Çocukları görmem lazım.' diye kendi istekleriyle tedbirini alarak geldiler." değerlendirmesinde bulundu. Bakan Selçuk, pandemi sürecinde kız çocukları ile erkek çocukları arasında okula devam etme konusunda manidar bir fark olmadığını aktararak Türkiye'de kız çocuklarının matematikte ve canlı derse katılmada erkeklerden daha ileride olduklarını tespit ettiklerini söyledi. Selçuk, kızların eğitim konusunda daha disiplinli olduklarını, Türkiye'nin kız çocuklarının okullaşmasında çok büyük bir mesafe aldığını kaydetti. Bakan Selçuk, yüz yüze normal eğitimdeyken öğretmenlerin velilerle ilişkisinin şimdiki kadar yoğun olmadığına dikkati çekerek eskiden çocukların bu kadar ev ev takip edilmediğini, bu nedenle oluşan yakınlığı bir avantaj olarak gördüğünü belirtti. Öğretmen atamaları Öğretmen atamalarına ilişkin bir soru üzerine Selçuk, şu bilgileri paylaştı: "Bu konuyla ilgili ekipler çalışıyor. Bu, hem finansal boyutu olan hem de Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir kabine görüşü çerçevesinde hangi bakanlığa kaç kadro ayrılacağı sürecine bağlı. Biz bu KPPS sınavlarının tarihlerini de dikkate alarak öğretmen adaylarımızın mağdur olmaması için imkânları zorlayarak birtakım çalışmalar yapmaya uğraşıyoruz. Sanki biz biliyoruz da söylemiyoruz gibi şeyler duyuyoruz ama şu an gerçekten belli değil. Belli olması için, emin olsunlar, uğraşıyoruz. Çok uzamaması için elimizden geleni yapıyoruz."