Dobra Dobra Haber Gerçek Haberin Kaynağı

Video Galeri
Foto Galeri
Web Mobil
Kategori :
Haberin Tarihi :   05 Eylül 2023 - 11:24

MÜNEVVER SİYASİ RAKİP : NECMETTİN CEVHERİ BEYDE BUGÜN GÖÇTÜ ÖTE ALEME

Büyüt
Küçült
MÜNEVVER  SİYASİ RAKİP : NECMETTİN CEVHERİ BEYDE BUGÜN GÖÇTÜ ÖTE
İbrahim Halil ÇELİK "Necmettin Cevheri’nin benim gençliğimden beri Urfa siyasetinde önemli bir yer vardır."

brahim Halil Çelik " Necmettin Cevheri’nin benim  gençliğimden  beri   Urfa siyasetinde önemli bir yer vardır.   Onun   Urfalı  siyasileri  içinde  sakin  duruşu , bilgisi ve siyasi hadiselere bakışı   her dem  beni cezbetmişti . Siyasette  o , yerelden daha çok,  genel siyaset hakkında konuşurdu.   Gerek kültür ve gerekse  kişilik bakımından  onun özel biri idi Urfa’da. O,  çok şık  giyinir, güzel konuşur ve de çok kibar bir Urfa beyefendisi idi.  Gerek Türkçesi ve gerek Kürtçesi de insanı cezbederdi. 

      Onun bu haline hep imrenmiş  ve birgün belki kader bizi siyaset sahnesinde karşı karşıya getirir diye düşünmüşümdür. 

        Ben , Üniversiteyi bitirmiş ve Urfa’da  memuriyete başlamıştım.  O ise  , siyaset sahnesinde gittikçe  yıldızı parlayan bir siyasi kişilik olmuştu. Bakanlıklar ona dar geliyordu.  12 Eylül darbesinde o, siyasi yasaklı,  ben ise Sinop’a sürülmüştüm.  

       Günü gelmiş ve  Kader bizi 1984 yerel seçimlerinde onunla  karşı karşıya getirmişti. Ben, Refah Partisinden Urfa Belediye Başkan adayı olmuştum. O ise,  yeğeni ve  dostum Sabahattin Cevheri’yi karşıma  Doğruyol Partisinden aday göstermişti. Yasaklı olmasına rağmen siyasi etkinliğinden hiç bir şey kaybetmemişti NECMETTİN Cevheri bey . O hengamede bile onun  siyasi alicenap halini hep takdir etmişimdir. Serapa bir nezaket abidesi idi o. Parti İl Başkanlığı binasını ziyaretimde beni yerine oturtmuş ve her ikimizede başarılar dilemişti. Ben,  Belediye Başkanı seçildim ve beni makamımda tebrike   gelmişlerdi. Yasaklıyken Süleyman Demirel , Urfa ve Harran’da yaptığı gövde gösterisi  toplantısının bez  afişlerini bizzat Belediye ekiplerince  Urfa’nın anacaddelere astırmış ve arazözlerle de buzlu su göndermiştim Harran’da kurulan ondört direkli kıl çadırlardaki toplantılarına. . Bizzat bende iştirak  etmiştim toplantılarına. Rahmetli Kinyas Kartal çok memnun olmuştu bu siyasi  jestime. Belediye Höperlörlerindenden günlerce ilanlarını durmadan anons ettirmiştim bu geleceklerini  . Necmeddin Cevheri’nin bu yaptıklarımızdan ne kadar memnun kaldığını  kelimelerle ifade edemem şimdi. Çok duygulanmış ve gözleri yaşarmıştı sevinçten. Antalyada yapılan o harekete  karşı , Urfa’da yapılanı mukayese ederek.

     Süleyman Demirel de bu Urfa ve Harran’da yaptıklarımıza nezaketen   bir telgraf ile Ankara’ya dönünce teşekkür etmişti uzun uzun. Ben  bunun akabinde Belediyenin acil işlerini takip için Urfa Cesur otobüsüyle Ankara’ya gelmiştim. Anakara otogarında sabahın  erken saatte vardığımızdan yaya Sıhhiye Meydanında Gıda İş Sendikası binasına gitmiştim. Necati Çelik Başkanla kahvaltı yapamamızı düşünüyordum. Sendikanın  zilini çalınca kapı açılar açılmaz çalışanlar “ Başkanım kahvaltı hazır buyurun “ dediler. Masada fırından yeni çıkmış taze Ankara simiti, beyaz peynir, siyah zeytin ve mis gibi taze çay da hazırdı. Bu ikram  red edilmezdi. Afiyetle kahvaltıyı  Necatiyi beklemeden yaptık çalışanlarla. Zil çaldı işte Necati Başkanda geldi dediler. Necati ile kucaklaştık. Kahvaltıyı sordu. Yaptık dedik. O zaman kahve içelim dedi. Kahve içerken bu arada seninle bir iş yapacağız dedi Necati Çelik : “ Şimdi benim söylediklerimi yazarsan iyi olur!” dedi. “ Önce Ecevit’in evini arayacağız. Telefona Rahşan çıkacak. Sayın Başbakan Bülent beyle görüşecektim diyeceğiz. O da randevunuz var mıydı diye soracak?. Yoktu diyeceğiz , randevu alın öyle konuşun “ diyecek. Sonra ; “ Necmeddin Erbakan hocamızın evini  arayacağız. Özel kalem müdürü  Mahmud Suman telefonu açacak. Hoca geç yatı şimdi telefonu  bağlayamam!”  diyecek.”  Senin  tüm güzel ısrarların  boşa çıkaracak. İmkanı yok görüştürmeyecek seni hocayla !“ Ve sonrada Süleyman Demirel’in evini  arayacağız: “ Telefonun diğer ucunda ben Süleyman Demirel diyecek  davudi sesiyle !  Tamam mı?”   dedi kendin emin olarak Necati Çelik. 

     Yalnız bunlar boşuna olmaz dedi.  Ben kazanırsam bizde bir çiğköte yapmaya var mısın dedi. Şayet ben kazanırsam tabii . Yok  tersi olursa da sen  kazanırsan ne dersen onu da ben yaparım dedi. Tamam dedim ve bunları harfi harfine yazdı.

     Saat sabah sekizi geçiyordu. Sırayla telefonun numaralarını itina ile çevirdi. Ahizeyi bana uzattı ve sesini de kendisi dinleyecek şekilde dışarıya verdi. Telefonu nın öbür ucunda Rahşan hanım aynen yazdırdıklarımızı söyledi. Ben kendimi tanıtım ve teşekkür ederek nezaketle telefonu kapattım.

     Hocanın evini aradı aynı itina ile Necati. Telefonun  öbür ucunda bizim Mahmud. Kendimi tanıtım. Zaten sesimden tanıyordu. Necati’yi yenmek için ısrarla Hocamla görüşmeye çalıştım. Antalya’dan geldiğini ve geç yattığını söyleyerek telefonu bağlayamayacağını ısrarla söyledi. Ben de Urfa’da bir vukuat işlediğimi Ankara’ya bunun için geldiğimi iyi bir avukata ihtiyacımın olduğumu söylememe rağmen Nuh dedi peygamber demedi. Necati’nin gülmeleri karşısında ben terledim durdum. .

     Sıra geldi Süleyman Demirel’e . Necati tadını çıkararak çevirdi telefonun numaralarını. Öbür ucunda  telefonun: “ Buyurun ben Süleyman Demirel !” dedi davudi bir sesle. Ben de kendimi takdim ettim. Urfa Belediyen Başkana ibrahim Halil Çelik diye. Ve birden aklıma geldi çektiği uzun teşekkür telgrafları ona teşekkür için telefon açtığımı daha tam söyleyemeden : “ Neredesin, kahvaltı yaptın mı? “ diye sordu.  “ Bulunduğun yeri söyle oraya  araba göndereyim  , seni Güniz Sokağa alıp getirsin!” diyordu. Necati de eliyle kendini gösteriyordu. Ben de  sendikada Necati Çelik’in yanındayım ve kahvaltı yaptığını söyledim . Necati’ye selam söyle dedi. Teşekkür ile telefonu kapatınca ellerim yanıma düştü. Necati Çelik, zafer kazanmış bir komutan edasıyla gülüyordu bu olanlara.   Yazdırdıkları kelimesi kelimesine aynen çıkmıştı. Şimdi söyle : “ Başkan;  kim siyasetçi ?” dedi Necati Çelik . “ Sevelim , sevmeyelim tabii ki Demirel !” dedim. 

      1989 yerel seçimlerinde ise, karşıma bu kez eski Urfa  valisi , bir dönemin ateşin milletvekili “ Bize plan değil , pilav lazım ! ”  diyen ,  Adalet Partisinin kurucu üyesi ,  Süleyman Demirel’e karşı  Adalet Partisi Genel Başkanlığa aday olmuş   cesur, yiğit , iyi bir hatip   ve çocukluğumuzun “ Babo ! “ ismiyle maruf Kadri Erogan’ı keşfetti Necmeddin Cevheri bey. .  Senelerce  öldü diye bilinen  fakat,  bizim diri bulup  Urfa’ya davet ettiğimiz Kadri Erogan’ı  bize karşı  aday yaptı. İşte bu tam bir  siyasi satranç  ustası  Necmeddin Cevheri’nin, Şah mat oyunu idi. 

       Kadri Eroğan yaşını , başını almış bir dönem de  tek başına Urfa Milletvekili de yapmıştı. Dostluğumuzu bilenler gelmez dediler. Bense gelirse çok güzel olur diyordum. Ben  henüz  Urfa Tezharap  köyünde  dünyaya   gözlerimi açarken o : “ Bir Dağ Masalı “ filminde rol almış biri idi. .  Tarih  onu   Necmeddin Cevheri’nin eliyle  siyasi rakip olarak   karşıma çıkaracaktı. Bu dev rakip Kadri Erogan  ve siyasetin münevver   duayeni Necmeddin Cevheri ile  siyaset arenasinde ,  siyasi mücadele yapmak şansına sahip kaç kişi vardı bu evrende? İşte ben böyle  bir şansa sahip  tek siyasetçiyim. 

      Onun Urfa sokaklarını, meydanlarını  , caddelerini imara uygun olarak  yaptığı yıkımlarını ve Balıklıgöl’deki düzenlemelerinin  arkasından koşan  çocuklara dağıtılan şeker kavanozlarıyla    “  Arupa Meheyi “   nasıl takip ettiğimizi  bugün gibi çok iyi hatırlıyorum. Nerden nereye? Kısa pantolonla arkasından koştuğumuz  o devi ;  bugün  tarih bana karşı 79 yaşında  siyasi bir  rakip olarak  çıkardı.   O iki  siyasi devin   bu canhıraş bir siyasi çabası bugün hala gözlerimin önünde canlılığıyla  duruyor. Ne çetin bir mücadele olmuştu o seçim. 

     O,  dün  elindeki öküz kamışından yapılmış  kamçısı  ve ayağındaki  safari pantolonlarıyla canlı bir  tablo gibi duruyor  bugün gözlerimin önünde  . O,  filmlerde başrol olacak kadar yakışıklı ve   Demokrat Partinin  dirayetli  Urfa valisi idi.  Urfa’nın gönlünü  kazanmasını çok  iyi biliyordu. Her şeyi lehine çeviren bir zeki insan idi . O, Hacı Bektaşlı bir baba erendi. Bizde Rûhanlı   Nabi’nin ahfadı idik. 

       Seçimle  gelmiş Urfa  Belediye Başkanı Cemil Hacıkamiloğlu’nun görevini  Kadri Erogan ifa ediyordu. Cemil  Hacıkamiloğlu , sakin, utangaç  halim salim ve   beyefendi bir zat idi. Tam bir halk adamı idi  o. Urfa’nın Kasap Pazarındaki çangala takılmış koç gövdelerini    “ şerah,  şerah “ görünce ferahlayan  , pek etliye sütlüye karışmayan bir Belediye Başkanı idi.  

       İmar işlerini vali Kadri Erogan ele almış ve  bu yıkımlarıda o , tam bir şova dönüştürmüştü.   Yıkımlar Tılfındır  tepesinde, Kara Meydanında , Yıldız Meydanında ve aşağı  Çarşı  Haşimiye Meydanında  tam hızdevam  ediyordu.  Ve bizlerde   Ortaokul öğrencileri olarak  onu  zevkle takip  ediyorduk.  O zaman bile  Urfa’nın  o daracık sokaklarının  genişletilmesi  işlemi  hoşuma gidiyordu ve  sanki zamanı gelecek ve ben , Belediye Başkan olacakmışım gibi staj görüyordum adeta

     İşte bu imar  yıkımlarından   dolayı Urfa’da  bir zamanlar çok sevildi   vali  Kadri  Erogan.  Hatta  meşum 27 Mayıs  1960 darbesinde vali olarak  o da  Urfa  siyasileriyle Yassı Adada sığaya çekilip  ve yargılanmıştı. . Siyaset yeniden mecrasına dönünce bu  kez  1961 yılında  yapılan  Milletvekili Genel seçimlerinde  Kadri Erogan Urfa’da , Adalet Partisinden seçilen tek   milletvekili  olmuştu. . 

     Ancak aradan kırk yılı aşkın bir zaman geçmiş ve   Kadri Erdogan’ın öldüğü biliniyordu Urfa’da . Herkes onu ölmüş biliyordu   Ben birinci dönem   Belediye Başkanıyken  Ankara’da, Türkiye Büyük Millet Meclise doğru yürürken arkadaşlarımla ; önümüzdeki arkadan yürüyen birini Kadri Erogana benzetmiştim. Çok şaşırmıştım doğrusu. Yanımdaki arkadaşlara : “ Bu önümüzde yürüyen  ak saçlı, şık giyimli ve  artist gibi endamlı  ,  bizim vali Kadri Erogan’a benziyor  !.” dedim. Arkadaşlardan biri : “   Onun için  , seneler önce öldü demişlerdi Başkanım.”  dedi. “  Ben de duymuştum doğrusu. . Ama hayır!  Bu yürüyen o’dur. Takip edelim ve ben konuşacağım onunla.”  dedim. O,   Çankaya Vergi Dairesine girdi. Arkasından da biz girdik. İşlemlerini bitirince yaklaştık yanına ve ben : “ Urfa Belediye Başkanı İbrahim Halil Çelik’im!”dedim yekten.  “ Siz de ; Kadri Erogan mısınız sayın valim ?  Çocukken bizler sizin hayranınız idik. Şimdi de sizi  görünce de konuşmak geldi içimizden.  Çünkü siz Urfa’da ölmüş biliniyordunuz şu ana kadar?.  “ dedim. O da şaşırdı ve   : “ Evet , ben Kadri Erogan’ım! İşte gördüğünüz gibi sağım ve çokta sağlıklıyım. “  dedi sevinerek. Gülerek: “  Hemen arka sokakta , Faruk Sükan beyin ofisi var.  Sizleri oraya gidelim ve  orada Urfa’dan da  konuşuruz. “ dedi ve gittik Faruk beyin ofisine. . Kadri Erogan: “ Faruk, bak bunlar  ben Urfa’da vali iken açtığım  tüm yol ve meydanların  yıkımlarında  kısa pantolonla benim arkamdan koşmuş  çocuklarmış. İşte  şimdi bunlar  Urfa’nın Belediye Başkanı ve ekibi  olmuşlar  “ diye takdim etti. bizleri .  Böylece biz de Urfa’da çok sevilen  ve seneler önce öldüğü söylenen bu efsane vali Kadri Erogan’ın hayatta olduğunu öğrenmiş olduk böylece. . 

     Dönünce de onun hayatta olduğunu tüm  Urfalılara anlattık  ve  11 Nisan Urfa’nın Kurtuluş  yıldönümlerinde   Urfa’ya davettik. Geldi. Zaten kızı da barajda bir mühendis ile evli imiş. Onları da   ziyaret etti bu gelişinde.  Dostluğumuz devam etti . . Fakat kısa bir zaman sonra kızının  Urfa’da vefatı onu Urfa’ya bir kez daha getirmiş oldu. Bizde kızının  taziyesini örf ve adetlerimize göre yaparak görevimizi  tam  olarak yerine getirdik. Böylelikle  varlığını yeniden Urfa’lara tam  olarak ispatlamış  oldu Kadri Erogan’ın . . Tüm Urfalılar da onun  bu acısını paylaşarak,  insanlıklarını göstermiş oldular günlerce. 

     Tam bir siyaset  virtüözü olan  Necmeddin Cevheri bey de bu fırsatı  çok iyi değerlendirdi  ve onu karşıma Belediye  Başkan adayı olarak  çıkardı Doğruyol Partisinden. Seçim çalışmaları hasretli bir şekilde  devam ediyordu. Zincirli Kapınını ardında Yusuf Paşa Mahallesindeki Parti il binamızın dış cephesini kaplayacak şekilde  Ahmet Cihat Kürkçüoğlu’nun yaptığı dev poster siyah beyaz : “ Yine En İyisi”  sloganlı portrem çalınmıştı. Cihat bunu bir günde ikincisini  yaptı ve onu yine astık eski yerine. Cihat Kürkçüoğlunun bu iyiliğini asla unutmadım ve asla unutamam.  

      Senelerin tecrübeli münevver siyasetçisi  Cevheri , eski yol arkadaşlarını ve de : “Babo” yu sevenleri de bir araya getirerek , Doğruyol Partisinin  Urfa’da   Şehir merkezinde  alacağı en iyi reylerini almış  oldular böylece onunla. . Ama yine de seçimi  ikinci kez ben kazanmıştım. Tarihin ilahi cilvesi tecelli etmişti adeta. Bu iki dev siyasetçi karşısında aldığımız Zafer kutlanmaya değerdi doğrusu. 

      O,  seçimden sonra  beni tebrike gelerek Urfalılara  bir teşekkür konuşması yapacağını ve konuşması  içinde  kürsünün  Hal Pazarının önününde hazırlamamı istedi.  “ Memnuniyetle ! “ dedim.  Yiğit rakibimize  bizde  yiğitçe bir cemilede bulunduk. Konuşma kürsüsünü  Hal Pazarının önüne kurarak,   etrafı  da sulayarak , Meydanı  güzelce hazırlattık.  Meydanda toplanan  hemşehrlerinize yaptığı konuşmasında Kadri Erogan  : “ İbrahim Halil ÇELİK,  ölülerini  bile mezarlarından çıkarıp,  seçim günü  sandıklarda  rey kullandırdı.  Ancak sizler ise,   o gün ,çiğköfte yemeye ve kebab yapmaya gittiniz kırlara” demişti.   

        Fırfırlı Kiliseyi camiye çevirdiğini bugün  gibi hatırlıyorum. O gün şehre  elektrik üretme merkezi olarak kullanılan Şirketi yani  Süryani Kilisesini de ben camiye çevireceğimi tahayyül ediyordum. sanki.  Günü  geldi ve Kadri Erogan’ın   Büyük Yolda açtığı  o caddenin Balıklıgöle hakim kısmındaki Süryani Kilisesini de ben  SELAHADDİN Eyyübi adıyla  Camiine çevirdim seneler sonra. . 

       Siyaset günübirlik yapılmaz. İnsanın geleceğe dönük hülyaları olmalıdır. . Bizim de hülyamız vardı Urfamız için.  .Bizler bir kadro hareketi idik.  Urfa’da bizlere Harraniler derlerdi.  Bizlerin ise ,  Peygamberler Şehri Urfa’nın tarihi dokusunu ortaya çıkarmak ve onu GAP’ın başkenti  yapmak ve  de yeniden Harran Üniversitesini kurarak ilmi ışığını bir kez daha Mezopotamya’dan dünyaya yaymak  idi en  büyük hedefimiz.  

      1991 Milletvekili erken genel seçimlerinde  Urfa’da Belediye Başkanlığından istifa etmeden  milletvekili adaylığımı koyarak seçildim. 1992  yılında Başbakan Süleyman Demirel’in , 51  Vilayete. Üniversite açma kanun teklifine bir önerge ile 52.  Vilayet olarak da  Urfa da Harran Üniversitesinin kurulması  için   hazırladığım  kanun  önergesini Refah Partili yirmibeş  Miletvekili arkadaşımın  imzasıyla verdik. O zaman Necmeddin Cevheri bey  bunu engellemedi ve  önergemin  kanunlaşmasında kendisi  de rey verdi. Bunu asla unutamam. Bu asil hareketi ancak bir NECMETTİN Cevheri yapabilirdi. Çünkü güçlü olduğu ilde ona siyasi arenada iyi bir rakip olacaktım bu yasa ile. Ama O,  bunu bile bile engel olmadı. 

       Şarkın siyaset sahnesinde rahmetli  Yusuf Azizoğlu, Fehim Adak ve Necmeddin Cevheri’nin  hep damgası vardır. Bunlar unutulmaz marka isimlerdir. Biz onunla  hep saygı kuralları içinde siyasi rakiplik yapmışızdır. Urfa’nın her önemli probleminde onunla  birlikte hareket etmişizdir. Urfa’da benden sonra da  kısa bir dönemin ardından yine 1994 Belediye Başkanlığına Refah Partisinden  Ahmet Bahçivan seçilince  o , hep yardım etmiştir parti ayırmadan Ahmet Bahçivana.  

      1995   Milletvekili Genel  Seçimlerinde  Urfa’da seçimi  Refah Partisi önde bitirip,  dört milletvekili çıkarınca , o bana: “ Babam Hacı Ömer Cevheri ‘den bu yana böyle bir oy almamıştık? . Sen ne yaptın böyle  İbrahim Halil ?“ demişti nezaketle. Bu durumda bile mütevaziliğini korumuştu.  Genel Milletvekili Seçimleri  gerçekten muhteşem olmuştu  Urfa’da ve de  tüm Türkiye’de. .

     O,Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı döneminde Urfa’ya çok güzel işler yapmıştır. Gerek GAP Havalani ve gerekse  Harran Üniversitesine  yaptığı binlerce  dönüm arazi tahsisi ile 500 Yataklı  Mehmet Akif İnan Hastahanesine  verdiği emeği  de asla unutamayız. 

     Onun bu  doksan üç yıllık ömründe , ben  siyasi  biri rakibi olarak; Urfa GAP Havaalanın adını bu münevver bir siyasi rakibim Necmeddin Cevheri’nin adının verilmesini teklif ediyorum. . Kadirşinaslıkta bunu gerektirir.  Ayrıca bu  da tüm Urfa siyasilerinin bir vicdan borcudur . Bu siyasi borcun ödeme zamanı gelmedi mi? Ruhun şad olsun.  

     Gelin ey Urfalı siyasiler,   gelin ! Bugün  Necmeddin Cevheri’ye bu kadirşinaslığı  hep birlikte yapalım.  

    “  Necmeddin Cevheri Havaalanı “ ismini vererek  onun  ruhunu  şad edelim. 

    Necmeddin Cevheri beyefendiye Allah’tan yüce rahmetler dilerim.Mekanı cennet olsun. 

     Başta kederli ailesine , değerli evlatlarına, cümle akrabalarına,siyaset yolculuğunda ona gönül veren  tüm siyasi dostlarına  Rabbimden sabırlar dilerim. Urfamızım başı sağ olsun. Urfa siyaseti bugün yetim kaldı. 

    Necmeddin Cevheri benim için  hep Münevver Bir  Siyasi Rakip olmuştur ve öylecede kalacaktır.   

       İnna lilahi ve inna ileyhi raciün"



Sayfayı Yazdır
Print Friendly / PDF
Sosyal Paylaşım
Google
Etiketler :
İsim Soyisim :
E-Mail :
UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
Uyarı
Güvenlik kodu :
Bu habere ilk yorumu siz yapın.
DİĞER HABERLER
Son Yorumlar
Jocelyne peiffer
PLEASE HELP street cats
Deftere Yaz
Ziyaretçi Defteri
Düşünce ve Önerilerinizi bizimle paylaşın.
1. LİG PUAN DURUMU
Foother
SOSYAL MEDYA
Facebook Twitter RSS Sitemap
"Dobra Dobra Haber Gerçek Haberin Kaynağı | https://www.dobradobrahaber.com/"   Tum Hakları Saklıdır. © 2023 - 2024